Abdullah bin Sunabihî (radıyallahu anh) hakkında kaynaklarda geçen bilgiler sınırlı olup, ashâb arasında fazla tanınmış bir zat değildir. Rivayetlerde adı geçen bu zatın sahabe olup olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Büyük hadis otoritelerinden İbn-i Mâin, onun rivayetlerini değerlendirirken “Abdullah’ın hadisleri mürseldir” diyerek, doğrudan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den naklettiği bir rivayetin bulunmadığını ifade etmiştir. Ancak başka bir değerlendirmesinde, Medine ehlinin ondan hadis rivayet ettiğini ve görünüşe göre ashâb arasında sayıldığını da dile getirmiştir.
Kaynaklarda geçen rivayetlere göre, Abdullah bin Sunabihî’nin Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh’dan hadis nakli vardır. Fakat doğrudan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayeti bulunmamaktadır. Bunun sebebi ise, kendisinin Allah Rasûlü ile görüşmeye niyetlendiği sırada vefat etmesidir. Dolayısıyla bizzat Peygamber Efendimiz ile görüşme imkânı bulamamış, ancak ashâbın ileri gelenlerinden istifade etmiştir.
Burada karıştırılmaması gereken bir diğer şahıs da Sunabihî bin el-Esar el-Ahmasî’dir. Bu kişi sahabeden kabul edilmektedir ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sohbetinde bulunmuştur. Dolayısıyla kaynaklarda geçen “Sunabihî” ismiyle ilgili rivayetlerde, hangi zatın kastedildiğini doğru şekilde ayırt etmek önem arz etmektedir.
Netice itibarıyla Abdullah bin Sunabihî (radıyallahu anh), hadis ilminde bazı rivayetleriyle zikredilen fakat sahabe olup olmadığı noktasında farklı görüşler bulunan bir isimdir. İbn-i Mâin ve diğer muhaddislerin ifadeleri, onun rivayetlerini değerlendirirken dikkatli olunması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun yanında, aynı nisbe ile anılan farklı kişilerin varlığı da, tarihi kaynaklarda bu tür karışıklıkları doğurmuştur.