Abdullah b. Sercis (r.a) Kimdir? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Abdullah b. Sercis (r.a) Kimdir?

24.09.2025

İslam tarihinde önemli yere sahip sahabilerden biri de Abdullah bin Sercis radıyallahu anh’tır. Bazı kaynaklarda kendisine Abdullah bin Mahzumî de denilmiştir. Ashab-ı kiram arasında yer alan bu değerli zat, hem ilmiyle hem de rivayet ettiği hadislerle İslam kültür mirasına katkı sağlamıştır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile görüşmüş ve ondan hadisler rivayet etmiştir. Bunun yanında Hz. Ömer radıyallahu anh ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh gibi büyük sahabilerden de rivayetlerde bulunmuştur. Bu yönüyle, hem doğrudan Peygamber Efendimiz’den hem de diğer sahabilerden ilim nakleden önemli bir isimdir.

Ondan Rivayet Edenler

Abdullah bin Sercis radıyallahu anh’tan birçok kimse hadis nakletmiştir. Bunlar arasında;

  • Âsım el-Ahvas,
  • Katâde,
  • Osman bin Hakim
    gibi tabiîn neslinden tanınmış âlimler bulunmaktadır. Onun rivayetleri, hadis literatüründe kıymetli bir yere sahiptir.

İslam Tarihindeki Yeri

Abdullah bin Sercis radıyallahu anh, sahabilerin genelinde olduğu gibi hayatını İslam’a hizmetle geçirmiştir. Onun rivayetleri, özellikle hadis ilmi açısından sonraki nesillere aktarılarak ilim dünyasında önemli bir kaynak haline gelmiştir. Rivayet ettiği hadisler sayesinde, hem ibadetler hem de günlük hayatla ilgili pek çok hüküm Müslümanlara ulaşmıştır.

Zeyd bin Halid el-Cühenî (r.a) Kimdir? için tıklayınız. 

Hz. Eyyûb (a.s.) Hastalıktan Kurtulmak İçin Neden Duâ Etmedi? için tıklayınız. 

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.