Hazret-i Eyyûb (aleyhisselâm), insanlık tarihinde sabrın, teslimiyetin ve rızânın en yüce örneklerinden biridir. Ömrünün uzun yıllarını sağlık, bolluk ve huzur içinde geçirmiş; mal, evlât ve sıhhat nimetiyle donatılmıştır. Ancak bir gün Rabbinden gelen imtihanla karşı karşıya kalmış, hastalıklar ve dertler bedenini kuşatmıştır.
O zor zamanlarda kendisine en yakın olan eşi Rahîme Hatun ona şöyle seslenmiştir:
“–Ey Eyyûb! Sen Allah’ın seçtiği bir peygambersin. Neden Rabbinden şifâ dilemezsin? Neden bu sıkıntılardan kurtulmayı istemezsin?”
Bunun üzerine Hazret-i Eyyûb (aleyhisselâm), engin teslimiyetini ve derin kulluk şuurunu ortaya koyarak şu ibretlik cevabı vermiştir:
“–Ey Rahîme! Ben Rabbimin lütfuyla seksen yıl boyunca sıhhat, huzur ve refah içinde yaşadım. Şimdi ise hastalıkla geçen günlerim, o uzun yıllara nispetle çok azdır. Böylesi bir durumda Rabbime şikâyet etmekten hayâ ederim. O’nun ihsan ettiği nimetlere rıza gösterip şükrettiğim gibi, verdiği imtihanlara da sabretmeliyim. Zira ben Rabbimden daima hoşnudum.”
Bu sözler, rızânın ve sabrın en asil örneklerinden biri olarak dilden dile aktarılmıştır. Nitekim Hazret-i Eyyûb (aleyhisselâm), uzun süre sabırla dayandıktan sonra yalnızca şu kısa dua ile Rabbine yönelmiştir:
“Rabbim! Bana bu dert dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (Enbiyâ Sûresi, 83)
Cenâb-ı Hak, bu samimi yakarış üzerine kullarına rahmetinin bir nişanesi olarak Eyyûb (aleyhisselâm)’a şifâ ihsan etti. Ona yeniden sıhhat verdi, malını ve evlâtlarını kat kat fazlasıyla geri bağışladı.
Kur’ân-ı Kerîm’de, bu örnek tavrından dolayı Hazret-i Eyyûb (aleyhisselâm) için:
“O ne güzel bir kuldu!” (Sâd Sûresi, 44) buyrularak sabır ve teslimiyetinin yüceliğine işaret edilmiştir.
Hazret-i Eyyûb’un kıssası, müminler için yalnızca bir tarih hatırası değil, her çağda yol gösterici bir rehberdir. Çünkü gerçek kulluk; nimetlere şükürle sevinmek, musibetlere sabırla direnmek ve her hâlükârda Allah’ın takdirine rızâ göstermektir.
Hayat, iniş çıkışlarla doludur. İnsan kimi zaman bollukla, kimi zaman darlıkla imtihan edilir. Kimine sağlık, kimine hastalık; kimine servet, kimine yokluk verilir. İşte asıl mesele, bütün bu hâllerde gönlün Rabbine bağlı kalabilmesidir.
Hazret-i Eyyûb (aleyhisselâm)’ın sabrı, rızâsı ve duası, bugün de kalplere şu mesajı fısıldamaktadır:
“Allah’tan gelen her şey hayırdır. Nimet de imtihan, musibet de imtihandır. Öyleyse O’na gönülden teslim ol, sabır ve şükürle yoluna devam et.”