Blog 
Altın Zekat Hesaplama
10.09.2024
Altın Zekat Hesaplama
Zekat vermek İslam inancına inana Müslümanların her yıl yapmakla yükümlü oldukları ibadetler arasında yer almaktadır. Her yıl bir kere verilmesi gereken zekat, herkesin kazancına göre farklı hesaplanmaktadır. Altın üzerinden zekat hesabı için altının nisap miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Zekat vermek için sahip olunan altının belirlenen nisap miktarını aşması gerekmektedir. Nisap miktarı 80.18 gram altındır.
Altın üzerinden zekat hesaplaması için sahip olunan tüm altınların toplam gramını hesaplamak gerekir. Bunlar ziynet eşyaları, saf altınlar ve takılar dahil olacak şekilde hesaplanmaktadır. Sahip olunan altınların toplamda kaç gram olduğu hesaplanmalıdır. Sonrasında takıların grama cinsinden değeri öğrenilmelidir. Bu değerler altının piyasadaki fiyatına göre değişiklikler gösterir. Sahip olunan altın miktarı 80 gram ve üzeriyse buna bağlı olarak zekat hesaplaması gerçekleştirilmektedir.
Altın ile Zekat Vermek
Altın zekat hesaplama işlemlerinde altınların toplam gramajı ve değeri hesaplandıktan sonra zekat oranlarının hesaplaması yapılır. Sahip olunan altın 80.18 gram ya da daha fazla olmalıdır. Zekat oranı malın kırkta birine tekabül eder. Yüzdelik dilimde ise malın %2,5ine tekabül eder.
100 gram altın üzerinden hesaplamak gerekirse, altının gramını 1500 liradan ele alalım.
100 gram x 1500 lira = 150.000 lira.
Zekat oranı 150.000 lira x %2,5 = 3,750 lira.
Bu hesaplamaya göre 100 gram altının gram üzerinden zekat hesaplamasında sonuç 3.750 lira olarak hesaplanmaktadır.
Bu miktar sahip olunan altının gramına göre değişiklik göstermektedir. Her yapılan hesap aynı çıkmamakta ve her altın sahibi aynı miktarda zekat vermemektedir. Hesaplama yaparken altının gramının piyasa miktarı da büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle hesaplamalar buna uygun gerçekleştirilmelidir. Günümüzde Diyanet tarafından otomatik hesaplama sistemleri kurulmuştur. Bu sistemlerle doğru bir şekilde zekat hesaplaması yapılabilir.
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
SON BLOG YAZILARI
-
10.10.2025Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir. -
10.10.2025Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir. -
09.10.2025Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı. -
09.10.2025Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir. -
08.10.2025Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.