Su Kuyusu Açmak Zekat Olur mu? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Su Kuyusu Açmak Zekat Olur mu?

24.01.2025

Su, hayatın en temel ihtiyaçlarından biridir. Ancak, dünyanın birçok bölgesinde insanlar temiz suya erişim konusunda ciddi zorluklar yaşamaktadır. özellikle kırsal alanlarda yaşayan topluluklar için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Su kaynaklarının yetersizliği, sağlık sorunlarından tarımsal verimliliğe kadar pek çok alanda olumsuz etkilere yol açar. hayırsever bireyler ve kuruluşlar, su kuyuları açarak bu soruna kalıcı çözümler sunmaya çalışmaktadır. Su kuyuları, yalnızca su ihtiyacını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda toplulukların yaşam standartlarını artırır ve ekonomik kalkınmalarına katkıda bulunur. Su kuyusu açmanın zekat verme ile bir bağlantısının olup olmadığı, İslami perspektiften sıklıkla gündeme gelen bir meseledir.

Su Kuyusu Açmak Zekat Yerine Geçer mi?

Zekatın hedefi, muhtaç olanların temel gereksinimlerini karşılamaktır. Su kuyusu açmak, insanlara su sağlayarak önemli bir ihtiyaçlarını gidermektedir. su kuyusu açmanın zekat yerine geçip geçmeyeceği şu koşullara bağlıdır:

  1. Mülkiyet Şartı: Zekat, kişinin mülkünden çıkmalı ve doğrudan ihtiyaç sahiplerine ulaşmalıdır. Eğer su kuyusu belirli bir köy ya da bölgeye ait olup herkesin ortak kullanımı için açılıyorsa, zekatın doğrudan bireylere ulaşma şartını tam olarak karşılamayabilir.

  2. Zekat Alacaklıları: Zekat, Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen sekiz sınıfa verilmelidir: Fakirler, miskinler, borçlular, yolcular gibi bireylerdir. Eğer su kuyusu doğrudan bu sınıfların faydalanabileceği şekilde açılıyorsa, zekat yerine geçebilir.

  3. Niyet: Zekat verirken niyet şarttır. Su kuyusu açarken, zekat niyetiyle hareket edilmelidir.

Su Kuyusu Açmak ve Sadaka-i Cariye

Su kuyusu açmak, zekat olmasa da sadaka-i cariye kapsamında önemli bir sevap kazandıran bir eylemdir. Sadaka-i cariye, kişi vefat ettikten sonra bile sevabı devam eden hayır faaliyetleridir. Su kuyusu gibi kalıcı hayır eserleri, insanların yaşamını kolaylaştırır ve büyük manevi kazançlar elde edilmesini sağlar.

İslam Alimlerinin Görüşleri

İslam bilginleri arasında, su kuyusu açmanın zekat olarak sayılıp sayılmayacağına dair çeşitli görüşler mevcuttur. İşte bu konuda bazı önde gelen İslam bilginlerinin görüşleri:

İmam Ebu Hanife (Hicri 80-150):

Zekâtın "mülk edinme" şartıyla doğrudan yoksul ve ihtiyaç sahibi bireylere dağıtılması gerektiğini ileri sürer. İmam Ebu Hanife'ye göre zekât, kişilerin sahipliğine geçmeli ve topluma açık hayır faaliyetlerinde kullanılamaz.

İmam Şafii (Hicri 150-204):

İmam Şafii, zekâtın bireylerin şahsi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla doğrudan kişilere verilmesi gerektiğini belirtir. Kamu hizmetlerine yönelik projelerin zekât kaynaklarıyla finanse edilmesini ise uygun bulmamıştır.

İmam Malik (Hicri 93-179):

İmam Malik, zekâtın Kur'an'da belirtilen sekiz gruptan birine verilmesi gerektiğini belirtmiştir. "Fi sebilillah" (Allah yolunda) harcama, yalnızca savaşla bağlantılı giderler veya İslam'ın korunması amacıyla yapılan özel harcamalarla sınırlıdır.

İmam Ahmed bin Hanbel (Hicri 164-241):

İmam Ahmed, zekâtın belirli bireylere ulaşması gerektiğini belirtir ve bu görüşüyle diğer üç mezheple benzer bir tutum sergiler.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.