Risalet, İslam'da önemli bir kavramdır ve rasullük ve peygamberlik ile yakından ilişkilidir. Bu terim, Allah'ın mesajını insanlara iletme görevini ifade eder ve bir kişi ya da tarafın mesajını diğerine iletme anlamında elçilik olarak yorumlanabilir. Peygamberler, ilahi mesajları insanlara ulaştırmakla görevlendirilmiş elçiler olarak bu risalet vazifesini yerine getirmişlerdir.
1. İslam'ın ortaya çıkış yeri olarak Arabistan'ın tercih edilmesindeki başka bir bilgelik de, Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) elçilik ve peygamberliği konusunda hiç kimsenin yüreğinde kuşku uyanmamasını sağlama amacıdır.
2. Yani Peygamber Efendimiz -Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun-, kendi nurunun yaratılışı ve peygamberlik görevinin verilmesi açısından Hz. Âdem -selam üzerine olsun-'dan daha öncedir. Ancak fiziksel beden alarak dünyamızda görünmesi bakımından, peygamberlik takviminin son sayfasını temsil etmektedir. Çünkü peygamberlik süreci, varlığın başlangıcı olan "Muhammed'in Nuru" ile başlamış ve son sayfası da "Muhammed'in Fiziksel Varlığı" ile sona ermiştir.
3. Eğer Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanlığa peygamberlik görevine, okuma yazma bilmeyen biri olarak değil de, komşu devletlerin ve medeniyetlerin tarihi ile kültürü hakkında bilgi sahibi biri olarak ve önceki ilahi kitapların içeriğine hakim olarak çıkmış olsaydı, insanların getirdiği şeyleri ilahi bir vahiy olarak kabul etmeleri bu kadar kolay olmazdı.