Nisap Miktarı Ne Kadardır? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Nisap Miktarı Ne Kadardır?

06.05.2024

İslam dinine göre, bir kişinin zekatı ödemesi için belirli bir miktarı bulunması gerekmektedir. Bu miktar, nisap miktarı olarak adlandırılmaktadır. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in islamın hadis-i şerifte belirttiği beş şey üzerine kurulmuştur. Bunlar, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ka'be'ye hicret etmek ve ramazan orucu tutmaktır.

Zekatı ödemek isteyen Müslümanlar için nisap miktarının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Sahip olunan mala ve mülke göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu miktarı doğru bir şekilde hesaplayarak zekatı yerine getirmek, İslami şartlara uygun davranmanın ve Müslüman olmanın gereklerinden biridir. İslam dinine göre, nisap miktarı konusu üzerinde detaylı bilgi sahibi olmak, zekat ibadetini yerine getirirken gereken hassasiyeti göstermek için önemlidir.

 

Nisap Nedir?

Zekat, İslamiyet'in beş temel şartından biri olan ve mala sahip olan yani nisap miktarda mala sahip olan her müslümanın, dinen zengin sayılan kişilerin zekat vermek ile yükümlü olduğu bir ibadettir. Zekat ile ilgili merak edilen konulardan biri de nisap nedir ve kimlerin zekat vermesi gerektiğidir. Konu başında, nisap; belirli bir miktar mala sahip olan kişilerin zekat verme yükümlülüğüne sahip oldukları bir miktarı ifade eder.

Nisap miktarı her yıl değişebilir ve mala sahip olan kişilerin bu miktarı aşması durumunda zekat vermesi gerekmektedir. Nisap miktarının belirlenmesi ise farklı kaynaklara göre değişebilir. Ancak genel olarak nisap miktarı, belirli bir miktar mala sahip olan kişileri kapsamaktadır.

Dolayısıyla, zekat verme konusu gelirken öncelikle nisap miktarını ve mala sahip olan kimlerin zekat vermesi gerektiğini bilmek önemlidir. Zekat, Müslümanlar için önemli bir ibadet olduğundan herkesin bu konuda doğru bilgi sahibi olması ve gerektiği şekilde zekatlarını vermesi önemlidir. 

 

Nisap Miktarı Ne Demek?

Nisap kelime anlamı olarak, sınır, asıl olan ve kaynak anlamlarına gelir. Nisap miktarda anlam olarak ise zekat, sadaka, kurban gibi ibadetler için sınır belirleyen zenginlik ölçütü olarak tanımlanır. Peki, nisap miktarı ne demek? Aslında nisap, İslam dininde belirlenmiş olan bir ölçüdür ve belirli miktardaki mal varlığına sahip olan kişilerin bu ibadetleri yerine getirmesi gerektiğini ifade eder. Nisap miktarı, kişinin sahip olduğu mal varlığı üzerinden hesaplanır ve bu miktarı aştığında zekat, sadaka, kurban gibi ibadetlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Nisap miktarı aslında kişinin sahip olduğu mal varlığına göre değişkenlik gösterebilir ve İslam dini bu konuda belirli kriterler sunar. Bu kriterler doğrultusunda kişi, nisap miktarını aştığında bu ibadetleri yerine getirmelidir. Bu sayede kişi hem manevi anlamda ibadetini yerine getirirken hem de maddi anlamda yardımlaşma ve dayanışma kültürüne katkı sağlar.

 

Nisap Miktarı Ne Kadar?

Peygamber Efendimiz tarafından belirlenen nisap miktarı, belirli bir miktarda mal veya para değerine sahip olan kişilerin zekat ödemekle yükümlü olduklarını göstermektedir. Nisap miktarı, 80,18 gram altın miktarına eşdeğer olarak kabul edilmektedir.
Bu belirli miktara karşılık gelecek şekilde para, ticaret malı veya hayvanlarla da zekat ödenebilir. Örneğin, 40 koyun veya keçi, 30 sığır veya 5 deve gibi hayvanlar da nisap miktarı hesaplamasında kabul edilmektedir. Bu miktarın altında mal veya para değeri olan kişilerin zekat verme yükümlülükleri bulunmamaktadır.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.