Kanuni Sultan Süleyman’dan Davacı Olan Kadın - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Kanuni Sultan Süleyman’dan Davacı Olan Kadın

08.10.2025

Bir sefer dönüşüydü… Osmanlı ordusu, zaferin ardından yavaş yavaş İstanbul’a yaklaşıyordu. Yorgun ama gururlu askerlerin önünde ilerleyen Kanuni Sultan Süleyman, halkın coşkulu karşılamasını selamlıyordu. Tam o sırada, kalabalığın arasından yaşlı bir kadın öne çıktı ve kimsenin beklemediği bir cesaretle padişahın atının önüne durdu.

Kadın titrek ama kararlı bir sesle konuştu:
“– Sultanım! Ben senden şikâyetçiyim!”

Bu sözleri duyan çevredeki askerler şaşkınlıktan donup kaldı. Ancak Kanuni sakin bir tebessümle yaşlı kadına döndü ve sordu:
“– Kimsin sen, beni kimden şikâyet edeceksin? Ben ki bütün cihanın sultanıyım.”

Kadın başını dik tutarak cevap verdi:
“– Senden değil Sultanım, ama askerlerinden dertliyim. Seferden dönerken tarlamın üzerinden geçmişler, bütün ekinlerimi ezmişler. Emeklerim boşa gitti. Ben de seni, ilahi mahkemede Rabbime şikâyet edeceğim.”

Bu sözler Kanuni’nin yüreğine dokundu. Karşısında hakkını korkmadan arayan bir kul görmek, ona adaletin asıl manasını hatırlattı. Hemen oracıkta kadının zararının tespit edilmesini emretti. Tarlada oluşan tüm kayıp hesaplandı ve bedeli fazlasıyla kendisine ödendi.

Sultan, yaşlı kadına dönüp,
“– Hakkını helal et ana, bize düşen adaletle hükmetmektir,” dedi.

Kadın gözleri dolarak,
“– Helal olsun Sultanım, Allah devletine zeval vermesin,” diye karşılık verdi.

Kanuni Sultan Süleyman o gün bir kez daha anladı ki, gerçek kudret; kalabalıkları yönetmekte değil, tek bir mazlumun gönlünü hoş etmekte gizlidir.

 

 

İlginizi Çekebilir: Kanuni Sultan Süleyman Kimdir?

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.