İkindi Namazı Kaç Rekât? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

İkindi Namazı Kaç Rekât?

07.08.2024

İkindi Namazı Kaç Rekât?

Namazların gün içerisinde üçüncü sırasında yer alan ikindi namazı kaç rekat sorusuna cevaben 8 rekâttan oluşmaktadır. İlk 4’ü sünnet diğer 4’ü ise farzdır. İkindi namazı sonrasında dua mutlaka edilmelidir. Dua üzerine tesbih çekilerek Allah’ın 99 ismi de söylenmelidir. En hayırlı ikindi namazı bu şekilde kılınmaktadır. İkindi namazı kılınırken özellikle yapılması gereken birkaç ön hazırlık bulunmaktadır. Namaz öncesinde gusül alınması gerekir. Gusül abdesti banyo da alınan abdesttir. Gusül alınmadıysa alınmalıdır. Eğer alındıysa namaz abdesti alarak namaz kılınabilir. Namaz kılınmadan önce bol ve vücut hatlarını belli etmeyen kıyafetler giyilmelidir. Kadınların baş örtüsü takarak sadece elleri ve ayakları açık olmalıdır.

Erkeklerde de sadece eller ve ayaklar açık olmalıdır. Başlarında ise muhakkak takke olmalıdır. Bu şekilde namaz kılınmaya en uygun şekle gelinmektedir. Namaz kılınırken kadın ile erkeğin aynı odada olmamaları buyrulmaktadır. Evli olmayan kişiler aynı oda da namaz kılamazken, evli olan kişiler ise kocasının arkasında durarak namazına devam etmelidir. Bu şekilde kılınan namaz en hayırlı namazdır.

İkindi Namazı Ne Zaman Kılınır?

Beş vakit namazın içinde bulunan ikindi namazı her gün bir dakika gibi bir süre erken okumaktadır. Akşam üstüne doğru okunan ezanla beraber kılınmaktadır. Kılınan namaza ikindi namazı denir. İkindi namazından sonra 2 tane daha namaz vardır. Bunlar akşam ve yatsı namazıdır. İkindi namazı dua etmek için en uygun namazdır.

İkindi namazında tesbihat çekilerek Allah’ın isimleri söylenir. Bu şekilde hem dua edilip hem de sevap alınır. Namaz kılmak isteyen insanlar hangi şartta olursa olsun namaz kılabilirler. Engelli insanlar bile yatarak namaz kılabilir. Namaz kılmayı engelleyen herhangi bir şey yoktur. Oturarak bile hasta insanların namaz kılması sağlanabilmektedir.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Eşarilik Nedir?
    Eş'ârîlik, ya da Eş'ârîyye, islamın içinde önemli bir teoloji ekolü olarak ortaya çıkmış ve sunni düşünce geleneğinde önemli bir yer edinmiştir. İikadi mezheplerden biri olan Eş'ârilik, İslam düşünce tarihinde akaid ve kelam alanlarında derin izler bırakmıştır.
  • Ahlak Nedir?
    Ahlak kavramı, Arapça kökenli olup "hulk" sözcüğünden gelmektedir ve "huy" anlamına gelir. Arapça dilinde ahlak-ı hamide ve ahlak-ı hasene iyi ahlak anlamında kullanılırken, ahlak-ı zemime ve ahlak-ı seyyie ise kötü ahlak olarak tanımlanmaktadır
  • İmamiyye Nedir?
    İmamiyye, Şiilik meşrebi içinde önemli bir yere sahip olan, tarikat ve mezheplerin ortak bazı inanç prensiplerini barındıran bir ekoldür. İslam düşünce tarihinde itikatlarını tanımalama için belirli temel prensipler kullanılan fıkıh anlayışına sahiptir. İmamiyye ekolünün temel dayanak noktalarından biri, hiç şüphesiz Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in İslam toplumundaki konumları ve imamet hakkına dair görüşleridir.
  • Maturidilik Nedir?
    Maturidilik, İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan itikadi bir mezheptir. Bu mezhep, Ebu Mansur el-Maturidi tarafından kurulmuş olup, matüridi'nin kurduğu hanefi mezhebi'nin kurucusu olarak kabul edilir. Maturidilik, 10. yüzyılda Orta Asya'da ortaya çıkmış ve zamanla İslam dünyasının büyük bir kısmında yaygınlaşmıştır. İmam-ı A'zam düşüncesi takip eden Maturidilik, iman konularında Ebu Hanife'nin metodolojisini benimsemiş ve geliştirmiştir. Bu mezhep, dini meseleleri anlamada ve açıklamada naklin yanında akla önemli yer veren islam dini itikad mezhebidir. Maturidilik, inanç esaslarını belirlerken vahiy ve aklın birlikte kullanılması gerektiğini savunur. Maturidilik, özellikle Türk dünyasında geniş kabul görmüş ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde resmi mezhep olarak benimsenmiştir.
  • Peygamberimize Karşı Vazifelerimiz Nelerdir?
    İslam inancında, Allah’a olan bağlılık kadar O’nun elçisi olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) duyulan sevgi ve itaat de büyük önem taşır. Kur’an-ı Kerim’de bu konu şu şekilde açıkça belirtilir: