İffet, insanın hem davranışlarında hem de duygularında ölçülü olmasını ifade eden derin anlamlı bir ahlâkî erdemdir. Özellikle bireyin cinsî arzularını Allah’ın çizdiği sınırlar içerisinde denetlemesiyle ön plana çıkar. İffet sahibi bir insan, helâl dairesi dışında şehvetine yön vermez, edep ve hayâyı hayatının merkezine alır.
İslam ahlâkında iffet, sadece dışa dönük bir davranış kalıbı değil; aynı zamanda kalpte başlayan ve bireyin karakterini şekillendiren bir ruh disiplinidir. İslam'da iffetin yeri, bireyin ahlaki gelişiminde merkezi bir öneme sahiptir. İffet, sadece cinsel arzuların kontrol edilmesi değil, tüm davranışlarda ölçülü ve dengeli olmayı ifade eder. Müslümanlar için iffet, Allah'ın rızasını kazanmanın ve temiz bir kalbe sahip olmanın temel yoludur.
Kur'an-ı Kerîm'de iffetin gerekliliği, zinanın ve hayasızlığın yasaklanması ile açıkça belirtilmiştir. İslam toplumunda iffet, aile kurumunun sağlamlığını korur ve toplumsal düzeni güvence altına alır. Hem kadınlar hem erkekler için iffetli olmak, İslami yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır ve takva sahibi olmanın önemli bir göstergesidir.
"Evlenmeye gücü yetmeyenler, Allah kendilerini lütfuyla zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar." (Nur, 24/33) ayeti, kişinin şartlar ne olursa olsun nefsine hâkim olması gerektiğini vurgular. Bu yaklaşım, sabır ve öz disiplini teşvik ederek, insanın en zor şartlarda bile ahlaki değerlerinden taviz vermemesi gerektiğini öğretir. İffet, böylece sadece bir erdem değil, imanın pratiğe dökülmüş halidir.
Aynı şekilde, iffeti bozan davranışlar da Kur’an’da eleştirilmiş, iffetli kadın ve erkeklerin korunması öğütlenmiştir:
“…Namusunuzu koruyun, zina etmeyin, gizlice dost edinmeyin…” (Maide, 5/5). Bu ayet, iffetin yalnızca görünürde değil, gizli niyet ve eylemlerde de korunması gerektiğini belirtir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), iffetli yaşamı sadece tavsiye etmekle kalmamış, kendi hayatıyla da bu erdemi temsil etmiştir. İffet, onun dualarında da sıkça yer bulmuştur:
“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.” (Müslim, Zikr, 72).
Bunun yanı sıra, ölçüyü kaybetmekten, aşırılıktan ve edep sınırlarını zorlayan davranışlardan sakındırmıştır. Nitekim Hz. Aişe’ye (r.a) şöyle buyurmuştur:
“Sertlikten ve aşırılıktan uzak durmanı tavsiye ederim.” (Buhârî, Edeb, 38).
İffet, İslam ahlâkında bir denge noktasıdır. Ne arzuları tamamen bastırmak (ki bu humûd olarak tanımlanır), ne de onları serbest bırakmak (fücûr) doğru görülür. İdeal olan, duyguların helâl zeminde yaşanmasıdır. Yani bir insan eşiyle arasında şehveti yaşarken, helâl olmayan ilişkilere karşı kalbini ve gözünü kapamalıdır.
Ne yazık ki modern çağda iffetin değeri birçok toplumda göz ardı edilmekte; mahremiyet sınırları silikleşmektedir. Müslüman bir toplumda bile, denize veya havuza kadın-erkek karışık girmenin normalleşmesi bu ahlâkî duyarlılığın kaybını gösterir. Oysa Kur’an açıkça bildirir:
“Irzlarını koruyan erkekler ve kadınlar... Allah onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzâb, 33/35)
İffet, sadece kişisel bir ahlâk tercihi değil; aynı zamanda toplumsal yapıyı koruyan bir kalkandır. Ailelerin, nesillerin, ilişkilerin sağlam temeller üzerinde yükselmesi için bu erdemin korunması şarttır. İffetli olmak, çağın rüzgarına kapılmadan, yaratılış amacını unutmadan, ölçülü ve şuurlu bir hayat sürmek demektir.