Ramazan Ayını Nasıl Değerlendirmeliyiz? - Ramazan | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Ramazan Ayını Nasıl Değerlendirmeliyiz?

26.04.2021

Ramazan ayını nasıl değerlendirmeliyiz? sorusunun cevâbını bilmek ve bu doğrultuda amel etmek gerekir. Ramazan ayı, Allahü Te’âlâ’nın rızâsını kazanmak için büyük bir fırsattır. Her gecesi ve günü ayrı fazîletlere sahip olsa da, bin aydan kıymetli Kadir gecesi de bu aydadır. Onun için Ramazan ayını sevinçle karşılamalı, göz açıp kapayıncaya kadar geçen bu 1 ayı çok iyi değerlendirmelidir.

 

Ramazan Ayının Fazîletleri

 

Ramazan ayındaki fazîletler öyle çoktur ki; 'Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…' buyrulmuştur. (Heysemî, III. cilt, 141. sayfa) Ramazan ayının diğer aylardan üstünlüğü, Allahü Te’âlâ’nın tüm mahlûkattan (yaratılmış varlıklardan) yüceliği gibidir denilmiştir. (Abdulkâdir Geylânî hazretleri, Gunyetüt-Tâlibîn) Böyle mübârek bir aya kavuştuğumuz için çok sevinmemiz lâzım gelir.

 

Bu ayda yapılan amellerin sevâbları kat kat yazılır. Kötü amellerin günahları da böyledir. Ramazan ayını hakkıyla değerlendirenler kurtuluşa erer. Ramazan-ı Şerif’te dört hasleti çoğaltmak gerektiği bildirilmiştir. Bunlar;

 

  1. Lâ ilâhe illallah zikri,
  2. İstiğfar,
  3. Rabbimizden Cennet’i istemek,
  4. Cehennem’den Rabbimize sığınmaktır. (Şu’âbu’l-îmân, Beyhakî, Fedâilü’l-evkāt, İbnü Huzeyme, Sıyam)

 

İbrâhim En-Nehaî hazretleri buyurdular ki: Ramazan-ı Şerif’teki bir tesbîh öteki aylardaki bin tesbîhten, bir rekât öteki aylardaki bin rekâttan, bir oruç öteki aylardaki bin oruçtan üstündür. (Ed-Dürrü’l-Mensûr)

 

Ramazan Ayını Değerlendirmek İçin Neler Yapmalıyız?

 

  1. Ramazan ayı nasıl değerlendirilmeli? diye merak edenler her şeyden önce farz olan vakit namazlarını ihmal etmemelidir. Kazâ namaz borcu olanlar bunları da kılmaya çalışmalıdır.
  2. Oruç tutmamak için dînen geçerli bir mâzereti olanlar dışında herkes orucunu bir gün bile aksatmadan tutmaya özen göstermelidir.
  3. Fitre vermeyi unutmamalıdır. (Fidye vermesi gerekenler de bu ibâdeti yerine getirmelidir.)
  4. Terâvih namazı kılmalıdır.
  5. Bol bol Kur’ân-ı Kerîm okumalıdır. Okumasını bilmeyenler öğrenmeye gayret etmelidir. Mümkünse hatim yapılmalıdır.
  6. Peygamber Efendimiz’e çokça salevât getirmelidir.
  7.   Ramazan’ı değerlendirmek için yapılmasıgerekenler arasında, ilmihâl kitaplarını ve evliyâların hayatlarını okumak da vardır. Böylece dînî bilgilerimizi artırmamız mânen bize büyük fayda sağlayacaktır.
  8. Sahur ve iftar duâlarını ihmal etmemelidir.
  9. İmkânı olanlar sadaka vermeli, başkalarına iftar yemeği yedirmelidir. Yâhut iftâriyelik dağıtmalıdır. Yetimleri, çocukları sevindirmelidir.
  10. Sahurda teheccüd namazı kılmaya çalışmalıdır. Sahur yemeğini hiç terk etmemelidir.
  11. Oruç tutarken diğer organlarımıza da oruç tutturmaya yani günahlardan kaçınmaya özen göstermemiz lâzımdır.
  12. Ramazan ayı nasıl değerlendirilir? sorusunun cevabı yalnızca yapılacak ibâdetleri kapsamaz. İsraftan da kaçınılmalıdır. Ramazan eğlencesi adı altında kadın-erkek karışık ve müzikli organizasyonlardan da uzak durmalıdır.
  13. Ramazan umresi de bu ayda yapılabilecek çok fazîletli ibâdetlerdendir. Ramazan ayındaki bbir umrenin, tam bir Hac yapmış gibi sayılacağı veya sanki Resûlullah ile beraber haccetmiş gibi sayılacağı hadîs-i şerîfte bildirilmiştir. (Buhârî, Umre 4) [Burada kastedilen sevâbı ve ecridir. Yoksa Ramazan umresi yapan kimsenin üzerinden hac farzı düşmez. O kimseye hac farz ise, haccını edâ etmesi gerekir.)
  14. Ramazan ayı nasıl değerlendirilir? diye düşünen kimseler imkânı varsa îtikâf sünnetini de yerine getirmelidir.
  15. Özellikle Ramazan’ın son 10 gecesini ihyâ etmeye özen göstermelidir. Kadir gecesinin bu son 10 günlük zaman diliminde olma ihtimali yüksektir.
  16. Küçük çocuğu olanlar Ramazan ayında onları da oruca alıştırmalıdır.
  17. Tevbe-istiğfarı artırmalıdır. Günahlardan bir daha yapmamak üzere kesin kararlılıkla tevbe edilmelidir.
  18. Sahip olduğumuz nîmetlere daha da çok şükretmelidir.
  19.   Ramazan ayını değerlendirmek için çaba harcarken duâlarımızda mazlum Müslümanlara da yer vermelidir. Ayrıca dînimize doğru olarak hizmet edenlere, cihâd edenlere de duâ etmelidir. Kendimiz için istediklerimizi diğer mü’min kardeşlerimiz için de istememiz oldukça mühimdir.
  20. Ramazan-ı şerif sabır ayıdır. Denildi ki; bu ayda oruç tutmak, sanki insanın rûhuna ihrâm giydirmesi gibidir. Hani ihramdayken cidâl (kavga), fısk (günâh) ve refes (kötü ve boş sözler) yasaklanmıştır ya; işte aynen öyle de oruçluyken bunlardan uzak durmak îcâb eder.
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • İsrafil’in (a.s.) Sur’a Üflemesi Nasıl Olacak?
    İsrafil’in (a.s.) Sûr’a üflemesi, İslam inancında kıyametin kopuşunu müjdeleyen en önemli olaylardan biridir. Sûr, kelime anlamıyla “boru” veya “şarkı” anlamına gelir ve ahiret hayatının başlangıcını simgeler. İsrâfîl Aleyhisselâm’ın bu kutsal boruya üflemesi, kıyameti başlatan hadisenin belkemiğini oluşturur.
  • Cuma Suresi Okunuşu
    Cuma Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 62. suresi olup, Müslümanlar için önemli bir yere sahiptir. Cuma günü namazının faziletini vurgularken, müminlerin toplu ibadetinin önemini de dile getirir. Cuma Suresi'nin Arapça okunuşu ve Türkçe karşılığı, pek çok kişi tarafından merak edilmektedir.
  • Şia Nedir?
    Şiilik, İslam'ın iki ana mezhebinden biri olup, Hz. Muhammed'in vefatından sonra halifeliğin kimde olması gerektiği konusundaki görüş ayrılıklarından doğmuştur. Sünnilikten sonra en yaygın ikinci İslami mezhep olan Şia, özellikle İran, Irak, Azerbaycan, Bahreyn gibi ülkelerde yoğunlukla görülür. Şia kelimesi Arapça'da "taraftar" veya "destekçi" anlamına gelmektedir ve Hz. Ali'nin takipçilerini ifade eder.
  • Mutezile Nedir?
    Mutezile, İslam tarihinde akılcı yaklaşımıyla öne çıkan, özgün bir kelam mezhebidir. İslam düşünce tarihinin en önemli akımlarından biri olan Mutezile, Hicri II. yüzyılda (8. yüzyıl) Basra'da ortaya çıkmıştır.
  • Bedevi Ne Demek?
    "Bedevi" kelimesi, Arapça kökenli bir terimdir ve çöl ya da kırsal alanlarda göçebe olarak yaşayan Arap topluluklarını ifade eder. Bu kelime, Arapça "bedewî" (بدوي) kökünden gelir ve "bâdiye" yani "çöl, kır, taşra" anlamına dayanır. Bedeviler genellikle çöl ikliminin zorlu koşullarına uyum sağlamış, göçebe bir yaşam tarzını benimsemiş topluluklardır. Geleneksel olarak deve yetiştiriciliği, hayvancılık ve ticaretle uğraşırlar.