Peygamber Efendimiz Ramazan Ayını Nasıl Geçirirdi? - Ramazan | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Peygamber Efendimiz Ramazan Ayını Nasıl Geçirirdi?

26.04.2021

 

Peygamber Efendimiz, hayatı her karesi ibadet ile örülü olan şükrü Allah Teala'ya gösterdiği nadir insanlardan biriydi. Ramazan ayı geldiğinde ise Peygamber Efendimiz'in ibadetleri daha da artırırdı. Ramazan boyunca sahur vaktine titizlikle uyanır ve ibadetlerini yerine getirirdi.
Peygamber Efendimiz'in ramazan ayını nasıl geçirdiği, Müslümanlar için bir örnek oluştururdu. Sahur vaktini asla ihmal etmez, bu özel ayda ibadetlerine daha fazla zaman ayırırdı. Her anında Allah'ın rızasını kazanmak için çaba gösterir ve manevi olarak kendisini daha da güçlendirirdi.
Peygamber Efendimiz, ramazan ayında oruç tutmanın yanı sıra ek ibadetlerle de meşgul olurdu. Bu ibadetler sayesinde manevi dünyasını güçlendirir ve Allah'a olan yakınlığını artırırdı. Dolayısıyla, Peygamber Efendimiz'in ramazan ayı, sadece oruç tutmakla sınırlı kalmazdı; aynı zamanda ibadetlerle dolu bir ay olurdu.

 

Ramazan Ayını Bolca İbadetle Geçirirdi

Bu mübarek ayı en fazla ibadetle geçiren kişiler arasında peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de yer almaktadır. Peygamberimiz, allahtan gelecek sevabı bekleyerek Ramazan ayı ibadeti için son derece özen göstermiş ve geçmiş günahlarının bağışlanacağı haberiyle de güçlenmiştir. 
Ramazan ayının son on günü ise, peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) yaşamında özellikle önemli bir yere sahiptir. Bu günlerde Hz. Muhammed, olmadığı kadar yoğun bir şekilde ibadete ağırlık vermiş ve müminlere de aynı şekilde ibadet etmelerini tavsiye etmiştir.
Ramazan ayını bolca ibadetle geçiren kimse, allahtan büyük sevaplar umabilir ve olumsuz geçmişine dair günahlarının bağışlanacağı müjdesini alabilir. Bu vesileyle, Ramazan ayının manevi atmosferinde ibadetlerimizi daha da artırarak, peygamberimizin tavsiyelerine uyarak, allahtan rahmet ve mağfiret dilemek için bize sunulan bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

 

İftar ve Sahur Öğünlerine Özen Gösterirdi

Peygamber Efendimiz'in yaşamı, Müslümanlar için bir örnek teşkil etmektedir. İslam dininin temel prensiplerini yaşamının her alanında uygulayan peygamberimiz, özellikle iftar ve sahur öğünlerine büyük bir özen gösterirdi. Genel ikazlarıyla insanların sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmelerini sağlayan peygamberimiz, "İnsanın kifayet miktarı, yiyecekle yetinmesidir." ilkesinden hareketle, doyurucu ve dengeli beslenmeyi tavsiye ederdi. Ancak, ille de yenecekse, midenin tamamının değil üçte birinin yemekle, üçte birinin suyla ve üçte birinin de hava ile doldurulması gerektiğini özellikle vurgulardı. Bu öneriler, hem sindirim sistemi sağlığı hem de genel sağlık açısından oldukça önemlidir. Günümüzde fast food ve hazır gıdaların yaygınlaşmasıyla birlikte sağlıklı beslenme alışkanlıklarını korumak daha da zorlaşmış olsa da, peygamberimizin bu öğütleri bizlere doğru yolu göstermektedir. 

 

Sadaka Vermesini Hem Sever Hem Tavsiye Ederdi

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), Ramazan-ı Şerif'te sadaka vermenin önemini sık sık vurgulardı. Onun örnekliği ve tavsiyeleri doğrultusunda insanlar, bu mübarek ayda sadaka vererek imanlarını güçlendirir ve Rabbimize olan bağlılıklarını pekiştirirler. Hz. Muhammed (SAV), her fırsatta sadaka vermenin en faziletli amellerden biri olduğunu bildirirdi ve müminlere böyle yapmalarını tavsiye ederdi. Ramazan-ı Şerif'te verilen sadakanın ise ayrı bir önemi olduğu belirtilmiştir. Bu dönemde verilen sadakaların, insanın imanını güçlendirdiği ve Rabbimizin rahmetinin üzerimize bolca inmesine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple, Sadaka Vermesini Hem Sever Hem Tavsiye Ederdi, Hz. Muhammed (SAV)’in öğretilerine ve tavsiyelerine sadık kalarak manevi zenginliğimizi arttırmamıza yardımcı olan bir uygulamadır.

 

İftar Davetlerine Katılırdı

İftar davetlerine katılmak, Ramazan ayında Müslümanlar arasında yaygın bir gelenektir. Oruç tutanların bu kutsal ayda iftara çağıranların davetini kabul ettiğinden bahsetmemeksizin geçemeyeceğimiz bir ritüeldir. İftara sadece bir yudum su ve bir hurma tanesi ile bile olsa, hatta su eklenmiş yudum süt olsa dahi, bu davete icabet etmek büyük bir önem taşır. Çünkü bu ayda oruçluyu iftar ettiren kişi büyük sevaba nail olur.
İslam inancına göre, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) iftar davetlerini kabul etmek ve bu davete icabet etmek çok büyük bir değer taşımaktadır. O'nun örnekliği ve sünneti gereği, Müslümanlar da iftar davetlerine katılarak birlik ve beraberlik içinde olmayı, karşılıklı yardımlaşmayı ve paylaşmayı öğrenirler.

Bu nedenle, Ramazan ayında iftar davetlerine katılmak sadece bir yemek yeme eylemi değil, aynı zamanda manevi bir birlik ve beraberlik duygusunu da yaşamaktır. Müslümanlar arasında bu tür etkinlikler sayesinde birlik ve dayanışma ruhu daha da pekişir. 

 

Her Zaman Olduğu Gibi Çocukları Sevindirirdi

Her zaman ki gibi, sevgi ve şefkat dolu bir kalple çocukları sevindiren birisi vardı. Ramazan ayında ve bayramlarda özellikle onlarla yakından ilgilenirdi. Her gün mescidden çıkarken, yolu mutlaka çocukların olduğu mübarek hanelere uğrardı. Çocukları kucaklayıp, bayramları tebrik eder ve onlara hurma ve meyve verirdi.

Sevgili peygamberimiz, çocuklara gösterdiği sevgi ve ilgi ile her zaman kalplerde özel bir yer edinmişti. Onlarla geçirdiği zamanlar, o küçük yüreklerde unutulmaz anılar bırakmıştı. Çocukların mutluluğu ve neşesi, onun için en büyük hazineydi.

Bayramlarda çocuklara verdiği hediyelerle, onların yüzlerindeki gülümsemeyi görmek ona mutluluk verirdi. Onlara sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da destek olmaya çalışırdı. Her fırsatta çocuklara sevgisini göstermekten asla vazgeçmezdi.

Her zaman ki gibi çocukları sevindirirken, onlara hayatın değerini ve sevginin gücünü öğretmeye çalışırdı. O, gerçek bir insan sevgisinin ta kendisiydi. Her zaman onu hatırlayan çocuklar ise, onun sevgi dolu anılarını hep içlerinde yaşatacaklardı.

 

Hatim Okumak

Kur-an Kerim'i okumayı bilenlerin, hatim ile ibadetlerden olmalı ve sünneti ihmal etmemeli. Ramazan ayında teravih namazı kıldırmak ve mukabele okumak, bir müminin en büyük sevaplarından biridir. Hatim okumak, kıyamet gününde insanın yanında olacak en büyük hazinelerden biridir. Bu sebeple, müslümanlar hatim ibadetini ihmal etmemeli ve sık sık bu kutsal kitabı okumalıdır. Hatim okumak, Allah'a yakınlaşmanın en önemli yollarından biridir ve bu sebeple her müslüman, bu ibadeti yerine getirmelidir. Kur-an Kerim'in her harfinin okunması ve anlaşılması, insanın ruhsal olarak da gelişmesini sağlar. Ayrıca hatimle ibadet etmek, insanın manevi dünyasını güçlendirir ve ona huzur verir. Bu sebeple, hatim okumak, her müslüman için bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu sebeple, her müslüman, hatimle ibadet etmeyi aksatmamalı ve bu kutsal ibadetten aldığı sevabın hakkını vermeye gayret etmelidir. 

 
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.