Zeyd İbni Erkam Kimdir? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Zeyd İbni Erkam Kimdir?

22.09.2025

Ashab-ı kiram arasında öne çıkan isimlerden biri olan Zeyd bin Erkam (r.a.), rivayet ettiği hadislerde ve dini meselelerde son derece ihtiyatlı davranmasıyla tanınır. O, her sözü Rasûlullah’tan aktarmanın büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeydi.

İbn Ebi Evfa’nın aktardığına göre, sahabiler kendisinden hadis nakletmesini istediklerinde şöyle derdi:

“Biz artık yaşlandık, hafızamız zayıfladı. Rasûlullah’tan söz aktarmak büyük bir mesuliyettir.”

Zeyd bin Erkam (r.a.), ticaretle uğraşan biri olarak özellikle altın ve gümüş alışverişleri hakkında bilgi sahibiydi. Ancak, fıkhî konular sorulduğunda her defasında kendisinden daha bilgili olan sahabilere yönlendirir, aceleyle fetva vermezdi.

Ebu Minhâl’in rivayetine göre, bir defasında hem Zeyd bin Erkam’a hem de Berâ bin Âzib’e altın-gümüş mübadelesi soruldu. Her ikisi de doğrudan cevap vermek yerine birbirine yönlendirdi ve:

“Kardeşim daha bilgili, ona sorun” dediler.

Zeyd bin Erkam’ın Rasûlullah’tan Duyduğu Vasiyet

Kûfeli tâbiîn âlimlerinden Yezîd bin Hayyân’ın nakline göre, kendisi Husayn bin Sebre ve Amr bin Müslim ile birlikte Zeyd bin Erkam’ın evine gitmiştir. Onu gördüklerinde, Rasûlullah ile geçirdiği günleri anlatmasını istediler. Zeyd bin Erkam (r.a.) ise şöyle dedi:

“Evladım, ben yaşlandım. İşittiklerimin bir kısmını unuttum. Size anlattıklarımı kabul edin, ama fazlası için beni zorlamayın.”

Daha sonra Rasûlullah’ın Gadir Hum denilen yerde yaptığı konuşmayı aktardı:

“Ey insanlar! Ben de bir beşerim. Yakında Rabbimin daveti gelecek ve ben de icabet edeceğim. Size iki şey bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabıdır; ona sarılın, ondan ayrılmayın. Diğeri ise Ehl-i Beytim’dir. Allah’tan korkun ve onlara hürmet edin.”

Husayn bin Sebre, Zeyd’e Rasûlullah’ın Ehl-i Beyti’nden kimlerin kastedildiğini sordu. Zeyd (r.a.) şu cevabı verdi:

“Hanımları da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat asıl olarak, kendisinden sonra da sadaka almaları haram kılınanlardır. Bunlar: Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Cafer’in ailesi ve Abbas’ın ailesidir.”

Başka bir rivayette Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Size iki emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabıdır. O, Allah’ın ipidir; kim ona sarılırsa hidayeti bulur, kim terk ederse sapıtır.”

Zeyd bin Erkam’ın aktardığı bir rivayet, Hz. Ebu Bekir’in helal-haram konusundaki titizliğini gözler önüne serer. Ona yemek getiren kölesinden bir lokma aldıktan sonra, yemeğin kaynağının şüpheli olduğunu öğrenince hemen istifra etmeye çalıştı.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi:

“Rasûlullah’ın ‘Haramdan beslenen beden için ateş daha uygundur’ dediğini işittim. O lokma vücuduma karışsın istemedim.”

Zeyd bin Erkam’ın Öğrettiği Dualar

Zeyd bin Erkam (r.a.), günlük hayatımızda okunacak duaları da ümmete nakletmiştir. Rasûlullah’ın namazlardan sonra yaptığı dualardan birinde şöyle dediği aktarılır:

“Allahım! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlık zilletinden ve kabir azabından Sana sığınırım. Allahım! Nefsime takvâ ver, onu temizle. Onu en güzel şekilde arındıracak olan Sensin. Faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan Sana sığınırım.”

Zeyd bin Erkam (r.a.), ömrünün son dönemlerini Kûfe’de geçirdi ve hicrî 66, miladi 686 yılında burada vefat etti.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.