Ashab-ı kiram arasında öne çıkan isimlerden biri olan Zeyd bin Erkam (r.a.), rivayet ettiği hadislerde ve dini meselelerde son derece ihtiyatlı davranmasıyla tanınır. O, her sözü Rasûlullah’tan aktarmanın büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeydi.
İbn Ebi Evfa’nın aktardığına göre, sahabiler kendisinden hadis nakletmesini istediklerinde şöyle derdi:
“Biz artık yaşlandık, hafızamız zayıfladı. Rasûlullah’tan söz aktarmak büyük bir mesuliyettir.”
Zeyd bin Erkam (r.a.), ticaretle uğraşan biri olarak özellikle altın ve gümüş alışverişleri hakkında bilgi sahibiydi. Ancak, fıkhî konular sorulduğunda her defasında kendisinden daha bilgili olan sahabilere yönlendirir, aceleyle fetva vermezdi.
Ebu Minhâl’in rivayetine göre, bir defasında hem Zeyd bin Erkam’a hem de Berâ bin Âzib’e altın-gümüş mübadelesi soruldu. Her ikisi de doğrudan cevap vermek yerine birbirine yönlendirdi ve:
“Kardeşim daha bilgili, ona sorun” dediler.
Kûfeli tâbiîn âlimlerinden Yezîd bin Hayyân’ın nakline göre, kendisi Husayn bin Sebre ve Amr bin Müslim ile birlikte Zeyd bin Erkam’ın evine gitmiştir. Onu gördüklerinde, Rasûlullah ile geçirdiği günleri anlatmasını istediler. Zeyd bin Erkam (r.a.) ise şöyle dedi:
“Evladım, ben yaşlandım. İşittiklerimin bir kısmını unuttum. Size anlattıklarımı kabul edin, ama fazlası için beni zorlamayın.”
Daha sonra Rasûlullah’ın Gadir Hum denilen yerde yaptığı konuşmayı aktardı:
“Ey insanlar! Ben de bir beşerim. Yakında Rabbimin daveti gelecek ve ben de icabet edeceğim. Size iki şey bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabıdır; ona sarılın, ondan ayrılmayın. Diğeri ise Ehl-i Beytim’dir. Allah’tan korkun ve onlara hürmet edin.”
Husayn bin Sebre, Zeyd’e Rasûlullah’ın Ehl-i Beyti’nden kimlerin kastedildiğini sordu. Zeyd (r.a.) şu cevabı verdi:
“Hanımları da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat asıl olarak, kendisinden sonra da sadaka almaları haram kılınanlardır. Bunlar: Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Cafer’in ailesi ve Abbas’ın ailesidir.”
Başka bir rivayette Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Size iki emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabıdır. O, Allah’ın ipidir; kim ona sarılırsa hidayeti bulur, kim terk ederse sapıtır.”
Zeyd bin Erkam’ın aktardığı bir rivayet, Hz. Ebu Bekir’in helal-haram konusundaki titizliğini gözler önüne serer. Ona yemek getiren kölesinden bir lokma aldıktan sonra, yemeğin kaynağının şüpheli olduğunu öğrenince hemen istifra etmeye çalıştı.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi:
“Rasûlullah’ın ‘Haramdan beslenen beden için ateş daha uygundur’ dediğini işittim. O lokma vücuduma karışsın istemedim.”
Zeyd bin Erkam (r.a.), günlük hayatımızda okunacak duaları da ümmete nakletmiştir. Rasûlullah’ın namazlardan sonra yaptığı dualardan birinde şöyle dediği aktarılır:
“Allahım! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlık zilletinden ve kabir azabından Sana sığınırım. Allahım! Nefsime takvâ ver, onu temizle. Onu en güzel şekilde arındıracak olan Sensin. Faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan Sana sığınırım.”
Zeyd bin Erkam (r.a.), ömrünün son dönemlerini Kûfe’de geçirdi ve hicrî 66, miladi 686 yılında burada vefat etti.