İslâm tarihinin dikkat çeken kıssalarından biri, Yahudi âlimlerinden Zeyd bin Sa‘ne’nin hayatında yaşanmıştır. Henüz Müslüman olmadan önce, Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile yaşadığı bir olay, onun kalbindeki tüm şüpheleri ortadan kaldırmış ve hakikati kabul etmesine vesile olmuştur.
Zeyd bin Sa‘ne, Tevrat’ta geleceği müjdelenen son peygamberin özelliklerini inceleyen, bilgili ve araştırmacı bir âlimdi. O dönemde Resûlullah’ın (s.a.s.) birçok peygamberlik alâmetini kendisinde taşıdığını fark etmişti. Ancak iki noktadan emin olmak istiyordu:
Bunu anlamak için Efendimiz’e borç vermeyi teklif etti. Aslında niyeti, zamanı gelmeden alacağını istemek ve onun vereceği tepkiyi gözlemlemekti.
Borcun vadesi dolmadan Zeyd, Hz. Peygamber’in huzuruna geldi. Yakasına yapıştı, elbisesini çekti ve ağır sözler sarf etti. Hatta, “Sizin kabileniz borçlarını hep geciktirir.” diye ithamda bulundu. Bu sözler, orada bulunan sahâbelerden Hz. Ömer’in öfkesini taşırdı. Hz. Ömer, hiddetle Zeyd’e çıkışarak sert karşılık verdi.
O sırada tebessüm eden Allah Resûlü (s.a.s.), Hz. Ömer’i sükûnete davet ederek şöyle buyurdu:
“Ey Ömer! Sen bana, borcumu vaktinde ödememi tavsiye etmeliydin. Ona da, alacağını güzel sözlerle istemesini öğütlemeliydin.”
Sonra da dönüp Zeyd’in borcunu ödemesini, hatta onu korkuttuğu için fazladan vermesini emretti. İşte bu olağanüstü hoşgörü ve merhamet, Zeyd’in kalbinde derin bir iz bıraktı.
Zeyd bin Sa‘ne, beklediği son işareti de görmüştü. Daha önce Tevrat’ta yazılı özelliklerin çoğunu Efendimiz’de bulmuştu, şimdi de en çok merak ettiği iki özelliğin onda var olduğunu kendi gözüyle gördü:
Bunun üzerine Zeyd iman ederek İslâm’ı kabul etti. Daha sonra şöyle demiştir:
“Ben, Muhammed’de peygamberlik alâmetlerinin çoğunu görmüştüm. Yalnız iki hususu sınamak istedim: Hoşgörüsü ve affediciliği. Onları da gördüm. Şahitlik ederim ki, o Allah’ın Resûlü’dür.”
Bu kıssa, İslâm tarihinde sadece bir kişinin Müslüman oluşu değil, aynı zamanda Hz. Peygamber’in sabır, merhamet ve engin ahlâkının insanları nasıl etkilediğinin açık bir göstergesidir. Olaydan sonra Zeyd, İslâm’a büyük hizmetlerde bulunmuş, sahâbeler arasına katılmıştır.
Zeyd bin Sa‘ne’nin hikâyesi bize şunu öğretir: İslâm, sadece sözlerle değil, güzel ahlâk ve merhametle tebliğ edilmiştir. Efendimiz’in (s.a.s.) örnek sabrı, en katı kalpleri yumuşatmış, en inatçı araştırmacıları dahi hakikate yöneltmiştir.