Zeyd Bin Harise (r.a.) Kimdir? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Zeyd Bin Harise (r.a.) Kimdir?

22.09.2025

İslam tarihinde ismi derin bir iz bırakan sahabilerden biri de Zeyd bin Harise (r.a.)’dir. O, kölelikten hürriyete, sıradanlıktan emirliğe uzanan ibretlik bir hayat yaşamıştır. Üstelik o, azadlı köleler arasında ilk Müslüman olma şerefine ulaşan kişidir.

Henüz küçük bir çocukken annesi Su’dâ binti Sâlebe ile kabilelerini ziyaret etmek üzere yola çıkan Zeyd, bir baskın sırasında esir düştü. Mekke’ye götürülerek Ukaz Panayırı’nda köle olarak satıldı. Onu, Hz. Hatice’nin yeğeni Hakim bin Hizam satın aldı ve halasına hediye etti.

Hz. Hatice (r.a.), kısa süre sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile evlenince, en değerli kölesi olan Zeyd’i ona armağan etti. Allah Resulü ise Zeyd’i azad etti. Fakat Zeyd, özgürlüğüne kavuşmasına rağmen ayrılmayı tercih etmedi. O, gördüğü şefkat, merhamet ve adaletin cazibesiyle Efendimizin yanında kalmayı seçti.

Oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan babası Hârise, yıllarca Zeyd’i aradı. Hasretini şiirlerle dile getirdi. Bir hac mevsiminde Kâbe’yi ziyaret eden kendi kabilesinden bazı kişiler Zeyd’i görüp tanıdı. Bu müjdeyle sevinen babası Mekke’ye gelip Peygamber Efendimizin huzuruna çıktı.

Fidye karşılığında oğlunu geri almak isteyen babasına karşılık Efendimiz (s.a.v.), Zeyd’in tercihini kendisinin yapacağını söyledi. Zeyd, hiç tereddüt etmeden Resulullah’ın yanında kalmayı seçti. “Siz benim için babamdan da amcamdan da kıymetlisiniz” diyerek Efendimize olan bağlılığını ortaya koydu.

Peygamberimizin Evladı Gibi

Bu teslimiyet ve sevgi üzerine Efendimiz (s.a.v.) Kâbe’nin yanında halka hitaben, “Şahit olun ki Zeyd benim oğlumdur. O bana varis, ben de ona varisim” buyurdu. Böylece Zeyd, uzun yıllar “Zeyd bin Muhammed” olarak anıldı. Ancak daha sonra Ahzab Suresi’nin 5. ayeti nazil olunca tekrar kendi adıyla, Zeyd bin Hârise olarak çağrıldı.

Hz. Zeyd, Peygamberimizin gönlünde ayrı bir yere sahipti. Onun hakkında, “Allah’a yemin ederim ki, Zeyd emirliğe layıktır ve insanların bana en sevimlisidir” buyurmuşlardır. Sahabe arasında da “Resulullah’ın sevgilisi” olarak tanınırdı.

Bedir’den Mute’ye kadar pek çok gazveye katıldı. Cesareti, fedakârlığı ve sadakatiyle daima örnek oldu.

629 yılında gerçekleşen Mute Savaşı’nda üç komutan peş peşe şehit oldu. Bunlardan biri de Hz. Zeyd idi. Onun şehadet haberi Medine’ye ulaştığında Allah Resulü (s.a.v.) bizzat ailesine taziye için gitti. Küçük kızı gözyaşları içinde Peygamberimizin kucağına atılınca, O’nun da gözlerinden yaşlar süzüldü.

Sa’d bin Ubâde’nin “Ya Resulallah, bu haliniz nedir?” sorusuna, Efendimiz şu tarihi cevabı verdi:

“Bu, sevgilinin sevgilisine olan gözyaşıdır.”

Zeyd bin Harise’nin (r.a.) hayatı, kölelikten özgürlüğe, sadakatten şehadete uzanan bir destandır. Onun hikâyesi, Resulullah’a (s.a.v.) olan bağlılığın ve samimi sevginin nasıl gönülleri değiştirdiğinin en canlı örneklerinden biridir.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.