Ramazan Ayında Cinsel İlişkiye Girmek Günah mıdır? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Ramazan Ayında Cinsel İlişkiye Girmek Günah mıdır?

20.03.2025

Ramazan ayında cinsellik konusunda herkesin kafasında soru işaretleri oluşuyor. “Ramazanda cinsellik günah mıdır?”, “Ramazanda cinsellik nasıl yaşanmalı?” gibi pek çok soru kafaları kurcalıyor. İslam dininin en kutsal ayı olan Ramazan, oruç ibadetiyle birlikte manevi bir arınma ve kendini disipline etme dönemi olarak kabul edilir. Bu dönemde cinsel ilişki konusundaki dini kurallar ve etik değerler, Müslüman çiftler için önemli bir merak konusu haline gelmektedir. Oruç tutulan saatler içinde cinsel ilişkiden kaçınılması gerektiği, genel kabul gören bir kuraldır. Ancak, iftar sonrasında ve sahur öncesindeki zaman diliminde cinselliğin nasıl yaşanması gerektiği üzerine farklı görüşler bulunmaktadır.

Ramazan ayındaki cinselliğin dini açıdan nasıl değerlendirildiğini ve bu konuda dikkat edilmesi gereken hususları ele alarak, okuyucuların zihinlerindeki soru işaretlerini gidereceğiz. 

Ramazan Ayında Cinsel İlişkiye Girmek Günah mı?

Ramazan ayında gündüz vakti, yani imsak ile iftar arası, oruçlu iken cinsel ilişkide bulunmak, orucu bozar ve hem kaza hem de keffâret gerektirir. Oruç tutan bireylerin, oruçlarını korumak adına bu tür davranışlardan kaçınmaları önem arz eder. Oruç, kişinin bedensel ve ruhsal disiplinini sağlamak ve manevi bir arınma süreci yaşamak amacıyla tutulur. Gün içerisinde belirlenmiş kurallara uymak, orucun temel felsefesi ile de örtüşmektedir.

Gece vakti, yani iftar ile imsak arası, yemek, içmek ve cinsel ilişki gibi yasakların bulunmadığı bir zaman dilimidir. Diyanet Kurul'un açıklamalarına göre, bu süre zarfında eşlerin cinsel ilişkide bulunmalarında herhangi bir sakınca yoktur. Ramazan ayında iftar ile imsak arasında cinsel ilişkiye girmek günah değildir ve bu durum, oruç tutan bireylerin manevi görevlerini ihlal etmez. Bu süre zarfında, oruçlular günlük aktivitelerine dönebilir ve normal yaşamlarını sürdürebilirler. İftar sonrası zaman diliminde eşlerin cinsel ilişkide bulunmalarında dinen bir engel yoktur.

Cünup İken Oruç Tutulur mu?

Cünüp olmak, oruç tutmaya engel teşkil etmez. Eğer cünüp olmayı gerektiren bir durum oruca başlamadan önce meydana geldiyse veya ihtilam gibi orucu bozmayan bir nedenden dolayı oruçlu iken gerçekleştiyse, bu durumda oruca devam edilebilir. Ancak cünüp olan kişinin en kısa sürede yıkanarak temizlenmesi gerekmektedir. İslam dini, temizlik ve hijyen konularına büyük önem atfettiği için, kişinin cünüp halini sona erdirmesi ve ibadetlerini temiz bir şekilde yerine getirmesi tavsiye edilmektedir.

Cünüpken namaz vaktinin geçmemesi önemlidir. Kişinin namazını eksiksiz ve temiz bir şekilde yerine getirebilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Namaz vaktinden önce gusül alındığında, hem ibadetlerin hem de oruçların ruhsal saflığı korunmuş olur. Kişi hem fiziksel hem de ruhsal olarak oruç ve diğer ibadetlere hazırlanmış olur.

Cünüplük oruç tutmaya engel değilse de, bu durumdan bir an önce kurtulmak, ibadetlerin manevi değerini artırır ve kişinin ruhsal temizliğini sağlar. İbadetlerin tam anlamıyla yerine getirilmesi için temiz bir beden ve zihinle ibadet etmek en doğru yaklaşımdır.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.