Peygamber kavramı, insanlık tarihi boyunca farklı kültürlerde ve dinlerde önemli bir yere sahip olmuştur. Genel anlamıyla peygamber; Tanrı tarafından insanlara mesaj iletmek, dini öğretiyi yaymak veya toplumu doğru yola davet etmek için görevlendirildiğine inanılan kişidir.
Peygamber sözcüğü Türkçeye Farsçadan geçmiştir. Farsça kökenli bu terim, İslam dininde önemli bir yere sahiptir. Kökeninde peyam yani “haber” kelimesi bulunmaktadır. Bu bağlamda, peygamber kelimesi, bir tür haberci anlamına gelir. Peygamberler, Tanrı'nın mesajlarını insanlara ileten, dini öğretileri yayma görevini üstlenen önemli figürlerdir. Dinler tarihinde, peygamberlik kavramı, toplumsal ve ahlaki değerlerin aktarılmasında kritik bir rol oynamıştır. Farklı kültürlerdeki peygamberlik anlayışları, insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde derin etkiler bırakmıştır.
En eski toplumlarda bile tanrısal buyruklarla yazılmış kitabeler, yasalar ve öğretiler vardı. Bu uygulamalar, ilahi iradenin toplumsal düzeni sağlamadaki rolünü gösterir. İnsanlar, evrenin düzeninin arkasında bir güç olduğuna inanarak, bu güçten gelen mesajların toplumsal hayatta nasıl uygulanacağına dair öğretiler geliştirdiler. Zamanla, bu ilhamın belirli, seçilmiş kişiler aracılığıyla insanlara ulaştırıldığına inanıldı. Bu kişiler, halklarıyla iletişim kurarak, tanrının mesajlarını ve emirlerini iletmekle görevlendirildiler. İşte bu kişiler peygamber olarak kabul edildi ve onların öğretileri, toplumsal yaşamın temel taşlarını oluşturdu.
Peygamberlik inancı özellikle Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam dinlerinde merkezî bir konumdadır. Bu dinler, Tanrı'nın insanlara mesajlarını iletmek için seçtiği özel kişileri kabul ederler. Peygamberler, bu dinlerde Tanrı'nın iradesini temsil eden ve insanlara yol gösteren figürlerdir. Örneğin, Yahudilikte Musa, Hristiyanlıkta İsa ve İslamda Muhammed, bu dinlerin temel peygamberleri arasında yer alır. Her bir İbrahimî din, peygamberlik kavramını farklı bir perspektiften ele almasına rağmen, hepsinde ortak bir inanç ve saygı bulunmaktadır. Peygamberler, toplumsal düzenin sağlanmasında ve ahlaki değerlerin aktarılmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir.
Yahudilikte peygamberler, Tanrı’nın elçileri olarak görülür. Bu peygamberler, Tanrı'nın mesajlarını insanlara iletmekle görevli kişiler olarak kabul edilir. Yahudi inancında, Tanah’ta bahsi geçen birçok dini şahsiyet, peygamber değil, daha çok din büyüğü olarak anılır. Ancak Yahudilikte İsa, Mesih olarak kabul edilmez. İsa'nın, Yahudi inancına göre beklenen Mesih olduğu düşüncesi, Yahudi geleneği ile çelişir. İslam dininin peygamberi olan Muhammed de Yahudi inancında peygamber sayılmaz.
Hristiyanlıkta İsa, “Oğul” olarak kabul edilir ve en önemli dini figürdür. Hristiyanlar, İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğuna ve insanlık için kurtuluşu sağladığına inanır. Bu inanç, Hristiyanlığın temel taşlarından biridir. Hristiyanlıkta, diğer dinlerdeki peygamber anlayışının aksine, İsa dışında başka bir peygamber yoktur; bu nedenle Muhammed peygamber kabul edilmez. İncil, Hristiyanların kutsal kitabıdır ve Hristiyanlar tarafından, vahiy yoluyla değil, havarilerin Tanrısal ilhamla yazdığı kitaplar olarak kabul edilir. İncil, İsa'nın hayatını, öğretilerini ve Tanrı ile insanlık arasındaki ilişkiyi anlatan önemli bir kaynak olarak görülmektedir.
İslam'a göre peygamberler, Allah'ın insanlara gönderdiği elçilerdir. Kur'an'da 25 peygamberin adı geçer. Bu kutsal metinde, Bunlar arasında Âdem, Nuh, İbrahim, Musa, Davud, İsa ve Muhammed öne çıkar. İslam inancında peygamberler günahsız kabul edilir ve onlar insanlara doğru yolu göstermekle görevlendirilmiştir. Her topluluğa peygamber gönderildiğine inanılır, böylece Allah'ın mesajı tüm insanlığa ulaşmıştır. Hz. Muhammed, "Hatemü'l Enbiya" yani son peygamberdir. O'nunla peygamberlik zinciri tamamlanmıştır.
İslam'a göre peygamberlere indirilen 4 büyük kitap vardır: Tevrat – Musa, Zebur – Davud, İncil – İsa, Kur'an – Muhammed. Bu kitaplar, Allah'ın insanlara rehberlik için gönderdiği ilahi mesajları içerir. Müslümanlar için Kur'an, önceki kitapları doğrulayan ve tamamlayan son ilahi vahiydir.
Diğer dinlerde peygamberlik kavramı, İslam'daki gibi tanımlı ve belirgin bir yapıya sahip olmayabilir. Örneğin, Mormonluk geleneğinde, Joseph Smith ve onun ardılları olan kilise başkanları peygamber olarak kabul edilir; bu kişiler, Tanrı'nın mesajlarını insanlara iletme görevini üstlenmişlerdir. Buna karşılık, Bahailik inancında, Buda ve Krishna gibi figürler de peygamber olarak değerlendirilir. Bahailer, gelecekte yeni peygamberlerin ortaya çıkacağına ve insanların ruhsal gelişimine katkıda bulunacaklarına inanırlar. Asya ve Afrika dinlerinde ise, Hinduizm, Budizm veya yerel kabile dinleri gibi sistemlerde klasik anlamda bir "peygamber" kavramı bulunmamaktadır.
İslam'da kadın peygamberden söz edilmez. Kur'an-ı Kerim'de yalnızca erkek peygamberlerin isimleri ve hikayeleri anlatılmaktadır. İslami gelenekte, Allah'ın elçileri olarak sadece erkekler seçilmiş ve vahiy almışlardır. Bazı İslam alimlerince toplumsal liderlik ve tebliğ görevinin erkeklere verildiği şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak Tevrat ve İncil'de Debora, Miryam, Hulda, Nadya ve Anna gibi isimler kadın peygamber olarak anılır. Yahudi ve Hristiyan geleneğinde "nebiye" (kadın peygamber) kavramı mevcuttur. Özellikle Eski Ahit'te, Debora hem peygamber hem de hakim olarak İsrailoğulları'na önderlik etmiştir. Miryam, Musa'nın kız kardeşi olarak vahiy aldığı kabul edilir. Bu da peygamberlik kavramının farklı dinlerde çeşitlilik gösterdiğini kanıtlar. Semavi dinlerde peygamberlik müessesesi ortak bir inanç esası olmakla birlikte, kadınların bu konumda olup olamayacağı hususunda farklı yaklaşımlar vardır. İslam geleneğinde resûl ve nebi kavramları daha spesifik tanımlanırken, diğer dinlerde peygamberlik daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır.