Kanuni Sultan Süleyman İle Karınca Hikayesi - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Kanuni Sultan Süleyman İle Karınca Hikayesi

19.09.2025

Kanuni Sultan Süleyman’ın sanatkâr ve derin düşünceli yönünü ortaya koyan en dikkat çekici hikâyelerden biri, Topkapı Sarayı’nın bahçesinde geçer. Devlet işlerinden kalan zamanını tabiatla meşgul olarak değerlendiren padişah, bir gün itinayla yetiştirdiği meyve ağaçlarının karıncalar tarafından sarıldığını fark eder. Zarar gören ağaçların akıbeti üzerine tereddüt yaşayan Kanuni, meseleyi dönemin büyük âlimi Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’ye arz etmeye karar verir.

Fakat bu sıradan bir soru değildir. Sultan, ince bir eda ve şairane bir üslupla şu dizeleri kaleme alır:

“Dırahta ger ziyan etse karınca,
Günahı var mıdır ânı kırınca?”

Yani padişah, “Eğer karıncalar ağaca zarar veriyor, onu kurutuyorsa onları yok etmenin günahı var mıdır?” diye sorar. Aslında bu soru, sadece fıkhî bir mesele değil, aynı zamanda merhamet ile adalet arasındaki ince çizginin de sembolüdür.

Ebussuud Efendi ise padişahın gönlünü hoş tutacak kolay bir yanıt vermek yerine, meselenin adalet terazisini hatırlatan veciz bir cevapla karşılık verir. Onun cevabı, sadece Kanuni’ye değil, asırlar boyunca insanlara ders verecek niteliktedir:

“Yarın Hakk’ın divanına varınca,
Süleyman’dan hakkın alır karınca.”

Bu nükteli yanıt, hem dinî hem de ahlâkî bir ikazdır. Zira en küçük canlının bile hakkı gözetilmeli, adalet duygusu en üst mertebede korunmalıdır. Padişaha verilen bu cevap, aslında tüm yöneticilere ve güç sahibi insanlara seslenen evrensel bir mesaj niteliği taşır: “Mazlum kim olursa olsun, ister bir insan, ister küçücük bir karınca; Hakk’ın divanında herkes hakkını alır.”

Bu kıssa, Kanuni’nin sanat ve edebiyata verdiği değeri, Ebussuud Efendi’nin ise ilmiyle hikmetini nasıl harmanladığını gözler önüne serer. Aynı zamanda tarihe, adalet anlayışının ne kadar köklü ve derin olduğuna dair eşsiz bir hatıra bırakır.

Bugün dahi bu hikâye, adalet, merhamet ve sorumluluk duygusu üzerine ders çıkarılması gereken bir öğüt olarak anlatılmaya devam etmektedir.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.