Kafirun Suresinin Okunuşu - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Kafirun Suresinin Okunuşu

30.09.2024

Kafirun Suresinin Okunuşu

Mushaf sırasına göre 19., sûre sırasına göre ise 18. suredir. Maun Suresi'nden sonra ve Fir Suresi'nden önce Mekke'de nazil olmuştur. Onun Medine'ye çıktığına dair de bir rivayet vardır. Rivayete göre Kureyş, Peygamberimizden bir yıl kendi ilahlarına ibadet etmesini, bir yıl da kendi ilahlarına ibadet etmesini istemiştir. Peygamber şöyle dedi: ``Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmadan önce Allah'tan yardım isterim.'' Bunun üzerine Kureyş, ''İlahlarımızdan bazılarına saldırın (öpün ve dokunun) sonra sizi tasdik ederiz ve Allah'ınıza ibadet ederiz.'' dedi.

Daha sonra Kafirun ortaya çıktı. Mekke'nin ilk dönemlerinde sembolik olarak inen bu sure, Hz. Peygamber'in şirk ve sapkınlık konusunda kâfirlerle birleşemeyeceğini, tevhit ilkesinin tüm putperestlere tanıtıldığını açıkça belirtmektedir. Mekke'de bir müşrik, iman ile şirkin iki farklı şey olduğunu anlatmıştır.  İkisinin hiçbir benzerliği olmadığından bir arada yaşamalarının veya iki inanç arasında bir uzlaşma bulmalarının mümkün olmadığı açıkça ifade edilmektedir. Kafirun suresinin okunuşu hem Türkçe olarak hem Arapça olarak çok kaynakta yer almaktadır.

Kafirun Suresi

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- Gul yâ eyyuhe’l-kâfirûn.

2- Lâ a’budu mâ ta’budûn.

3- Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud.

4- Velâ ene âbidun mâ abettum.

5- Velâ entum âbidûne mâ a’bud.

6- Lekum dînukum veliye dîn.

Kafirun Suresi Türkçe Meali

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- De ki: Ey kâfirler.

2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam.

3- Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz.

4- Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

5- Siz de benim ibadet ettiğime, ibadet edecek değilsiniz.

6- Sizin dininiz size, benim dinim bana.

 

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.