Kabe Neden 7 Kere Tavaf Edilir? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Kabe Neden 7 Kere Tavaf Edilir?

02.05.2025

Tavaf, İslam’ın en kutsal mekânı olan Kâbe’nin etrafında yedi defa dönerek yapılan ibadettir. Hac ve umre ibadetlerinin temel rükünlerinden biri olan tavafın yedi kez yapılmasının nedeni, birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Bu yazımızda “Kâbe neden 7 kere tavaf edilir?” sorusunun cevabını dini, tarihi ve sembolik yönleriyle ele alacağız.

Tavaf Nedir?

Tavaf, sözlükte “bir şeyin etrafında dönmek” anlamına gelir. Dini terim olarak ise, Kâbe’nin etrafında saat yönünün tersine, Hacerülesved’den başlayarak yedi defa dönmeyi ifade eder. Her bir dönüşe "şavt", yedi dönüşe ise "tavaf" denir.

Müslümanlar için tavaf, İslam’ın beş temel şartından biri olan Hac ibadeti sırasında gerçekleştirilen önemli bir ritüeldir. Bu ibadet, inananların Kâbe’ye olan sevgilerini ve bağlılıklarını gösterir. Tavaf sırasında, Hacerülesved taşı selamlanır ve dualar edilir. Tavafın manevi anlamı, Müslümanların Allah’a olan teslimiyetini ve birliğini simgeler. Her bir şavt, inananların kendilerini arındırma ve ruhsal bir yolculuğa çıkma çabalarının bir parçası olarak görülür.

Kâbe Neden 7 Defa Tavaf Edilir?

Tavafın yedi defa yapılmasının hikmetiyle ilgili hem nakli (vahye dayalı) hem de akli (sembolik ve felsefi) açıklamalar bulunmaktadır:

Sünnet ve Vahiy Temelli Bir Emir

Tavafın yedi kez yapılması, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) uygulamasıyla sabittir. Resûlullah (s.a.v.) haccında ve umresinde daima Kâbe’yi yedi kere tavaf etmiştir. Bu uygulama, onun sünneti olarak kabul edilmiştir ve Müslümanlar için önemli bir ibadet şekli haline gelmiştir. Aynı zamanda, bu uygulama ashabı tarafından da aynen devam ettirilmiş ve zamanla icma (ümmetin ortak kabulü) ile sabit hale gelmiştir. Müslümanlar, bu ibadeti yerine getirirken, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) örnekliğini takip etmenin huzurunu yaşarlar. Sünnet ve vahiy temelli bir emir olarak, yedi kere tavaf yapmak, İslam'ın temel ritüellerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Yedi Sayısının Kur’an ve Sünnetteki Yeri

İslam’da 7 sayısı özel bir anlam taşır. Kur’an-ı Kerim'de ve hadislerde sıkça geçer:

  • Yedi kat gök (Talâk, 12)
  • Yedi kat yer
  • Yedi secde uzvu
  • Yedi ayetli Fatiha Suresi
  • Cehennemin yedi kapısı
  • Yedi defa taş atma (şeytan taşlama)

Tavafın da yedi kere yapılması, bu ilahi düzen ve dengeye işaret eder.

Tavafın Ruhsal Etkisi

Tavaf, sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal bir arınmadır. Bu ibadet sırasında, kalabalıklar arasında Allah ve tevazu içinde bir “hiçlik” hâli yaşamak, kişinin ruhsal deneyimini derinleştirir. Her adımda, kalpteki yüklerin hafiflediği hissedilirken, zihinde de bir dinginlik sağlanır. Tüm bu unsurlar, tavafı sıradan bir yürüyüşten çok daha derin bir ibadet hâline getirir. Bu süreçte, birey kendini daha büyük bir varoluşun parçası olarak hisseder ve ruhsal bir bağlılık geliştirir. 

7 Kere Tavaf Etmek Bir Teslimiyet İfadesidir

Kâbe’yi yedi kez tavaf etmek, İslam’ın emrettiği bir ibadet şekli olmakla birlikte, içinde birçok hikmet, sembol ve ruhani derinlik barındırır. Bu sayı, ilahi düzeni yansıttığı gibi, müminin Allah’a olan teslimiyetini ve bağlılığını da ifade eder. Her bir dönüş, ruhsal bir arınma ve yenilenme sürecidir; bu, kişinin kalbindeki sevgi ve saygıyı pekiştirir. Kâbe etrafında atılan her adım, insanın kendine ve yaratıcıya doğru yaptığı bir yolculuktur. Bu kutsal yürüyüşte yedi kez dönmek, Allah’a olan bağlılığın adım adım kuvvetlenmesidir. Tavaf, müminin kendi iç dünyasına yönelmesi ve manevi bir derinlik kazanması açısından da önemli bir ibadet biçimidir.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.