İslâm tarihinde genç sahâbîlerden biri olan Abdullah bin Abbâs -radıyallâhu anhümâ- bizlere çok kıymetli bir hatırayı nakleder. Henüz küçük yaşlarındayken, Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile aynı binekte yolculuk yapma şerefine nail olmuştu. O esnada Efendimiz ona dönerek, hayat boyu ışık tutacak bazı altın öğütlerde bulundu.
“–Evladım! Sana bazı kaideler öğreteyim: Allah’ın emirlerini gözet ki Allah da seni muhafaza etsin. Allah’ın rızasını her işinde ön planda tut ki O’nu daima yanında bulasın. İsteyeceğin zaman yalnızca Allah’tan iste; yardım dileyeceğin vakit, yalnızca Allah’a yönel.”
Bu sözler, sadece Abdullah bin Abbâs’a değil, kıyamete kadar bütün müminlere yol gösterecek niteliktedir.
Başka bir rivayette Peygamber Efendimiz şu hakikati dile getirir:
“Refah ve bolluk günlerinde Allah’a yönelirsen, sıkıntı anında da Allah seni koruyup yardım eder.”
Yani insan yalnızca darlık zamanlarında Rabbini hatırlamamalı, huzur ve genişlik günlerinde de O’nun emir ve yasaklarına riayet etmelidir. Böyle yapan kimse, dar zaman geldiğinde ilahî yardım ve lütfa erişir.
fendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu kısa ve derin cümlelerle aslında ihsân hâlini tarif etmiştir. İhsân, her daim Allah’ın huzurunda olduğunun bilinciyle yaşamak, kulluğu en güzel şekilde yerine getirmektir. İnsan bu şuuru kalbine nakşettiğinde, hayatın her alanı ilahî bir disiplinle şekillenir.
Bu öğütler, günümüz insanı için de büyük anlam taşımaktadır. Zira modern hayatın karmaşasında çoğu insan, ihtiyaç ve sıkıntılarını farklı kapılarda çözmeye çalışmakta, kalıcı huzuru ise bir türlü bulamamaktadır. Oysa Allah Rasûlü’nün öğrettiği yol açıktır: Tevekkül, teslimiyet ve daima Allah’a yöneliş.
Abdullah bin Abbâs -radıyallâhu anhümâ-’ya söylenen bu kısa cümleler, aslında bir mü’minin hayat pusulasıdır. Rabbini unutmadan, O’nun rızasını merkeze alarak, bollukta da darlıkta da Allah’a yönelen kişi, dünya ve âhiret saadetine erer.
Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in bu eşsiz tavsiyeleri, kalplerimize yeniden hatırlatmaktadır ki: