Hz. Musa’nın (a.s.) Hayatı - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Hz. Musa’nın (a.s.) Hayatı

14.07.2025

Hz. Musa (a.s.), İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik dinlerinde peygamber olarak kabul edilen, insanlık tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biridir. Hz. Musa’nın hayatı, yalnızca dini metinlerde değil, kültürel anlatılarda da büyük yer tutar. O, hem Firavun’a karşı hakkı söyleyen bir elçi hem de İsrailoğulları'nı kölelikten kurtaran büyük bir liderdir. Kutsal kitaplarda adına en fazla yer verilen peygamberlerden biridir. Hz. Musa'nın doğumu, Firavun’un erkek çocukları öldürtme fermanı dönemine denk gelir. Mısır'da, İsrailoğulları'nın nüfus artışından korkan Firavun, her doğan erkek çocuğun öldürülmesini emretmiştir. Annesi, Hz. Musa’yı korumak için Allah'ın emriyle onu bir sepete koyarak Nil Nehri’ne bırakır. Bu cesur eylem, Hz. Musa'nın hayatının dönüm noktalarından biri olmuştur; zira o, bu sayede Firavun'un sarayında büyüyecek ve ileride büyük bir lider olma yolunda ilk adımlarını atacaktır. Hz. Musa, büyüdükten sonra İsrailoğulları'nın çektiği zulme tanık olur ve onların kurtuluşu için mücadele etmeye karar verir. Allah’ın ona verdiği güç ve mucizelerle, Firavun’un karşısına çıkarak halkını özgürlüğe kavuşturmak için elinden geleni yapar. Mısır'dan çıkışları sırasında yaşanan olaylar, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik inançlarında önemli bir yer tutar ve bu olaylar, Hz. Musa'nın peygamberlik misyonunun en belirgin göstergelerindendir. O, Tanrı'nın emirlerini alarak Sina Dağı'nda on emirleri alır ve bu emirler, insanlık tarihinin en önemli ahlaki ve dini ilkelerini oluşturur.

Firavun’un Sarayına Giriş

Sepetteki bebek, Nil Nehri’nde bulunan bir sepetin içinden çıkarak tarihin en önemli figürlerinden birinin hayatını değiştirecektir. Firavun’un hanımı Asiye tarafından bulunur ve saraya alınır. Bu olay, Hz. Musa kimdir? sorusunun cevabının burada netleşmeye başladığı anı simgeler. Asiye, bu masum bebeği koruma içgüdüsüyle saraya alırken, gelecekteki olayların temelleri atılmış olur. Hz. Musa, Firavun’un sarayında büyürken lüks ve ihtişam içinde bir yaşam sürer; fakat kalbi her zaman İsrailoğulları ile birliktedir. Onların çektiği acıları ve zulmü hissetmekte, özgürlük özlemiyle dolup taşmaktadır. Büyüdükçe kim olduğunu ve neyi temsil ettiğini anlamaya başlar. 

İlk Vahiy ve Peygamberlik Görevi

Medyen'den dönerken, Hz. Musa, Tur Dağı’nda Allah'tan vahiy alır. Bu an, onun hayatında bir dönüm noktasıdır. Allah, ona önemli bir görev verir; Hz. Musa’ya peygamberlik görevini iletir ve onu Firavun’a gidip İsrailoğulları’nı özgür bırakmasını istemesi için görevlendirir. Bu vahiy, Hz. Musa'nın liderlik ve peygamberlik misyonunu başlatır. Allah, ona cesaret ve rehberlik sağlar, böylece Hz. Musa, toplumunun kurtuluşu için gereken adımları atmaya hazırlanır. Hz. Musa, bu görevle birlikte yalnızca kendi halkı için değil, aynı zamanda tüm insanlık için bir örnek teşkil eder. Vahiy, onun inancını ve kararlılığını pekiştirir. Firavun'un zulmüne karşı durarak, İsrailoğulları’nın özgürlüğü için mücadelesini başlatır.

Firavun ve Hz. Musa Arasındaki Mucizevi Mücadele

Firavun ve Hz. Musa kıssası, Kur'an'da sıkça geçen ve derslerle dolu bir hikâyedir. Bu hikâye, Hz. Musa'nın Allah’ın verdiği mucizelerle Firavun’a karşı duruşunu anlatır. Hz. Musa, bir gün asasını yere vurduğunda, bu mucize sayesinde asası bir yılan olur.  Hz. Musa, ayrıca elini koynuna sokup çıkardığında bembeyaz parlayan bir el göstererek yine Allah'ın gücünü sergiler. Ancak Firavun, bu mucizelere rağmen inatla inkâr eder. Bununla birlikte, Nil Nehri’nin kan akması gibi başka azaplar da gelir. Kurbağa, çekirge, kan, bit gibi felaketler, Firavun’un direnişini kırmak için gönderilir. Firavun’un kalbi katılaşmış ve bu azaplarla bile doğru yoldan sapmaya devam etmiştir. Hz. Musa’nın mücadelesi, yalnızca bir mucizevi mücadele değil, aynı zamanda inanç ve adalet arayışının sembolüdür.

İsrailoğulları’nın Kurtuluşu

İsrailoğulları’nın kurtuluşu, tarihsel ve dini bir olay olarak büyük bir öneme sahiptir. Firavun’un zulmünden kaçmak için Hz. Musa, İsrailoğulları’nı alarak yola çıkar. Bu kaçış esnasında, Firavun onları takip eder ve peşlerine düşer. Musa, halkını kurtarmak için çeşitli mucizeler gerçekleştirir. Ancak bu mucizeler arasında en bilineni, Kızıldeniz’in ikiye yarılmasıdır. Musa, asasıyla denize vurduğunda, deniz açılır ve İsrailoğulları güvenle geçer. Bu mucize, halkın kurtuluşunun simgesi haline gelir. İsrailoğulları denizi geçtikten sonra, deniz kapanarak Firavun’un ordusu boğulur. Tanrı’nın kudretini ve İsrailoğulları’na olan yardımını gösterir. Mısır’dan ayrılıp özgürlüğe doğru yola çıkan bu halk, tarih boyunca bu olayla anılacaktır. Hz. Musa, bu yolculukta sadece bir lider değil, aynı zamanda Tanrı’nın iradesini temsil eden bir peygamberdir. 

Tur Dağı ve Tevrat’ın İnişi

Hz. Musa’nın kavmiyle olan sabrını ve mücadelesini anlatan önemli bir dönüm noktasıdır. Halkının ihanetine rağmen, onları doğru yola geri döndürmek için çaba sarf eder. Tevrat’ın getirdiği yasalar ve ahlaki öğretiler, İsrailoğulları için yeni bir başlangıç ve rehberlik sağlar. Bu süreç, Hz. Musa’nın liderlik vasfını pekiştirirken, aynı zamanda halkın inancını ve bağlılığını yeniden sorgulamalarına neden olur.

Hz. Musa’nın Vefatı

Hz. Musa, hayatı boyunca birçok mucizeye imza atmış, İsrailoğulları'nın kurtuluşu için mücadele etmiş büyük bir peygamberdir. Ancak, kendisine vaat edilen “Mukaddes Topraklar”ı göremeden vefat etmesi, onun hikayesinin en hüzünlü anlarından biridir. Rivayetlere göre, vefat ettiği yer Eriha yakınlarındaki bir dağdır. Hz. Musa yaşamının son anlarını geçirirken, halkı için yaptığı fedakarlıkların ve duaların yankıları hala duyulmaktadır. Hz. Musa’nın ölümü, sadece bir şahsiyetin sona ermesi değil, aynı zamanda bir dönemin de kapanışıdır. Vefatından sonra, onun mirası ve öğretileri, halkı tarafından unutulmamış, nesiller boyunca aktarılmıştır. Bu önemli figürün kabri, Allah tarafından gizli tutulmuştur.

Hz. Musa’nın Mucizeleri

  • Asanın yılan olması
  • Elinin parlaması
  • Kızıldeniz’in yarılması
  • Taştan su çıkması
  • On Emir (Tevrat) ile halkı yönlendirmesi

Hz. Musa kaç yaşında vefat etti?

Hz. Musa'nın vefat yaşı, tarihi rivayetlere göre çeşitli şekillerde aktarılmaktadır. Ancak genel olarak, rivayetlere göre 120 yaşında vefat etmiştir.

Hz. Musa’nın kaç mucizesi vardır?

Hz. Musa’nın mucizeleri, hem Kur’an’da hem de diğer kutsal kitaplarda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu eserlerde, en az 9 büyük mucizesinden bahsedilmektedir.

Hz. Musa ve Hz. Harun kardeş midir?

Evet, Hz. Harun (a.s.), Hz. Musa’nın abisidir ve onunla birlikte peygamberlik görevi yürütmüştür. İki kardeş, Allah’ın emirlerini insanlara iletmek için el birliğiyle çalışmışlardır. Hz. Musa, Firavun’a karşı mücadele ederken, Hz. Harun ona destek olmuş, birlikte büyük bir misyon üstlenmişlerdir.

 

HZ. Muhammed'in Hayatı: Hz. Muhammed Kimdir? için tıklayınız.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.