Hz. İsa'nın (a.s.) Hayatı - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Hz. İsa'nın (a.s.) Hayatı

31.07.2025

Hz. İsa, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerin sonuncu olanıdır. En yüksek peygamberler içerisinde 4.sırada yer alır ve İsa Mesih olarak da anılır. Annesi Meryem hakkında detaylar, onun tertemiz bir erkek çocuk olarak doğduğunu belirtir. İsa'nın mucizeleri, körü ve alacalıyı iyileştirmesi gibi olaylarla doludur. İsa, Meryem oğlu olarak bilinir ve bir . İnancına göre Hz. İsa, çarmıha gerilip öldürülmüştür. Ancak hakkında ihtilafa düşenler vardır; bazıları onun ölümüyle ilgili farklı görüşlere sahiptir. Ahl-i İmrân suresinde İsa'nın hayatı ve ölümü hakkında bilgiler yer alır. İsa, ahır zamanda geri dönecek olan bir elçidir. Benim de rabbim diyerek, insanlara kulluk edin çağrısında bulunur. İnancına göre İsa, bir insan şeklinde gelmiştir ve eli değmediği birçok mucize ile insanları etkilemiştir. 

Hazreti İsa Kimdir?

Hazreti İsa, Kudüs'te dünyaya gelen ve İsrailoğullarına gönderilmiş son peygamberdir. Annesi Hazreti Meryem'dir ve Hazreti Meryem, Hazreti Davud'un soyundan gelmektedir. İnancına göre İsa, Meryem'in oğlu olarak bilinir ve bir . İsa'nın hayatı boyunca gerçekleştirdiği mucizeleri ve ölümü hakkında pek çok bilgi bulunmaktadır. Özellikle İsa'nın çarmıhaâhir zamanda tekrar dirilişi konularında ihtilâfa düşenler olmuştur. Meryem oğlu İsa'nın havârilerinden kabul edilen kişiler, İsa hakkında detaylı bilgiler sunmuş olsalar da, bazı hususlarda tenkitlere cevap vermek zorunda kalmışlardır. İsa, Rabbiniz olan bir elçi olarak insanlara doğru yolu göstermiştir. Âl-i İmrân gibi kutsal kaynaklarda, İsa hakkında yazılı bilgiler mevcuttur. İnancına göre, İsa tekrar gelecektir ve bu olay, birçok kişi tarafından beklenmektedir. Meryem'in oğlu İsa, İsrailoğullarına hitap eden bir elçi olarak, kendisine verilen kitap ile insanlara hak dini tebliğ etmiştir.

Hazreti İsa'nın Hayatı

Hazreti İsa, peygamberler arasında en yüksek mertebeye sahip olan ve “ülü’l-azm” olarak adlandırılan beş peygamberden dördüncüsüdür. Kudüs'te dünyaya gelen Hazreti İsa, Hazreti Meryem'in Allah'ın iradesiyle hamile kalmasının ardından dünyaya gelmiştir. İsrailoğulları olarak bilinen bir topluluğa gönderilmiş ve 30 yaşında peygamberlik unvanını kazanmıştır. Aynı zamanda İncil'in elçisidir. Hazreti İsa, insanlara Allah'ın mesajını ulaştırmış ve birçok mucize gerçekleştirmiştir. Kısa bir süre içinde topladığı takipçileriyle, dönemin sosyal ve dini yapısında önemli bir etki bırakmıştır.

Hazreti İsa'nın yaşamında öne çıkan bir diğer önemli nokta, ona Rûhullâh denilmesidir. Bu, bir onurlandırma ifadesi olmasının yanı sıra, Allah Teâlâ'nın Hazreti Âdem'i yarattığı gibi onu da ruhundan üfleyerek yaratmasından kaynaklanmaktadır. Hazreti İsa, 33 yaşında iken canlı bir şekilde göğe yükselmiştir. İslam inancına göre, kıyamet yaklaştığında dünyaya geri dönecek, evlenip çocuk sahibi olacak ve Hazreti Mehdi ile buluşarak İslam'ı tüm dünyaya yayacaktır. Bu süreçte, barış ve adaletin tesis edilmesi beklenmektedir.

Hazreti İsa'nın ölümü de önemli bir yer tutar; İslam inancına göre, Medîne-i Münevvere'de vefat edecektir. Bu bağlamda, Hazreti Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in defnedildiği Hücre-i Saâdet’in yanında türbe-i şerîfin yanına gömüleceğine inanılmaktadır. Bu durum, onun ne denli mühim bir şahsiyet olduğunu ve dinler tarihindeki konumunu ortaya koymaktadır. 

Hazreti İsa Mucizleri

Peygamberler gibi, Hazreti İsa'nın da mucizeleri bulunmaktaydı. İslam kaynaklarında Hazreti İsa'ya atfedilen dokuz mucize vardır ve bu mucizeler, onun ilahi bir görevle gönderildiğine dair bir kanıt teşkil etmektedir. Çevresindeki havariler ve birçok insan, bu mucizeleri gözlemleyerek onun gerçek bir peygamber olduğuna inanmışlardır. Örneğin, daha beşikteyken konuşmaya başlamış ve bu olağanüstü yeteneği, çocuk yaşta ilahi mesajlarını iletebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu mucizeler, onun toplum içinde yaygın bir şekilde tanınmasını sağlamıştır.

Bir diğer önemli mucizesi, ölüleri diriltmesiydi; toplamda dört kişinin hayatına yeniden kazandırıldığı bilinmektedir. Bu olay, insanların ölümden sonraki diriliş inancını güçlendirdi ve Hazreti İsa'nın Tanrı tarafından desteklendiğine dair kuvvetli bir delil sundu. Ayrıca, kör olanların görme yetilerini geri kazandırması, hastalara şifa vermesi ve toplumda büyük bir etki yaratması açısından da oldukça kayda değer bir durumdu. Kavminin sırlarını ve yediklerinin yerlerini bilmesi, onun bilgi ve sezgi yeteneklerinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyordu.

Hazreti İsa, Allah'a dua ettiğinde, etlerle dolu sofralar indiriliyordu ve bu durum, dua yeteneğinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. İstediği zaman dua ederek arzuladığı yiyecekleri önünde bulabiliyordu; bu da onun ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetini ortaya koyuyordu. Ayrıca, Yahudiler ondan uzak olsa da, onların sırları ve gizli tutulan şeyler hakkında bilgi sahibi oluyordu. Ondan bir şey saklamak mümkün değildi. Ek olarak, çamurdan kuş yaparak onu canlandırabilirdi, bu da onun yaratma gücünü simgeliyordu. Son olarak, uykudayken etrafında olan her şeyi bilmesi, onun bilgi ve sezgisinin bir başka mucizesiydi.

Hazreti İsa Ölümü

İslam kaynaklarına göre, Hazreti İsa, fiziksel olarak ölmeden dünyadan alınmıştır. Bu durum, onun yaşamı ve ölümü hakkında farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bilginler bu meseleyi iki ana başlık altında incelemektedir. Bazıları, onun vefat edip etmediği konusunda farklı bir perspektif sunarak, Allah'ın onu kendi katına yükselttiğini vurgularken, diğerleri ise Hazreti İsa'nın canlı bir şekilde alındığını ifade etmektedir. Bu çeşitli yorumlar, Hazreti İsa'nın yaşamıyla ilgili inançların ve geleneklerin çeşitliliğini yansıtırken, aynı zamanda İslam inancındaki yerini de güçlendirmektedir.

Hazreti İsa'nın ölümü ve sonrasındaki olaylar, İslam dünyasında önemli bir tartışma alanıdır. Bu tartışmalar, hem dini metinlerin yorumlanması hem de tarihi bağlamda değerlendirilmektedir. İslam inancına göre, Hazreti İsa'nın göğe yükselmesi ve varlığı, onun ilahi bir misyona sahip olduğunu ve kıyamet öncesinde bir kez daha dünyaya döneceğine dair inancı yansıtmaktadır. Bu inanç, pek çok Müslüman için önemli bir simge olup, Hazreti İsa'nın rolünü daha da anlamlı hale getirmektedir.

Hazreti İsa Kaç Yaşında Göğe Yükseldi?

Hazreti İsa, inançlara dayanarak, daha 33 yaşındayken canlı bir şekilde göğe yükselmiştir. Onun ilahi niteliğinin bir kanıtı olarak değerlendirilir ve Hristiyanlıkta büyük bir öneme sahiptir. 

Hazreti İsa Hangi Dinin Peygamberi?

Hazreti İsa, Hristiyanlık dininin önemli bir figürüdür. Hristiyanlar, onu peyamber olduğu din Hristiyanlıktır şeklinde kabul ederler. Aynı zamanda, hazreti isa incil kitabı elçisidir ve bu kitapta onun öğretileri ve yaşamı hakkında bilgi bulunmaktadır. 

Hazreti İsa Kaç Evlilik Yaptı?

Hazreti İsa, hiç evlenmeden ve çocuğu olmadan yaşamış bir peygamberdir. İnançlara göre, bu hâliyle göğe yükseltilmiştir. İsa'nın yaşamı, onun ruhsal ve dini misyonuna odaklanmasını sağlamış, topluma önemli mesajlar iletmesine olanak tanımıştır. 

Hazreti İsa'nın Mezarı Nerede?

Hristiyan geleneğine göre, İsa'nın mezarı Kutsal Kabir Kilisesi'nde bulunmaktadır. Kudüs'te yer almakta olup, Hristiyanlar için büyük bir hac yeri olarak kabul edilmektedir. İsa'nın çarmıha gerilmesinin ardından, burada gömüldüğü ve üç gün sonra dirildiğine inanılmaktadır. 

Hazreti İsa Kaç Sene Yaşadı?

İsa veya Yeşua olarak bilinen, y. MÖ 6-4 yılları arasında Yeşua bar Yosef olarak doğmuştur. Yahudiye'de, Hirodes Krallığı ve Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altında geçmiştir. İsa’nın ölüm tarihi ise MS 30 veya 33 olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, Yeşua yaklaşık 33-36 yaşlarında Kudüs'te, yine Yahudiye topraklarında hayata gözlerini yummuştur.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.