Evlilik Kader Midir? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Evlilik Kader Midir?

09.04.2025

İnsan hayatının en önemli dönüm noktalarından biri olan evlilik, geleneksel toplumumuzda sıklıkla kader ve nasip kavramlarıyla ilişkilendirilir. "Evlilik kader mi, evlilik nasip mi kader mi, kaderde evlilik tarihi belli midir" gibi sorular, pek çok insanın zihnini meşgul eder.  Sadece felsefi bir merak olmaktan öte, hayatın akışı içinde eş seçimi ve evlilik zamanlaması konusunda kişisel sorumluluk ile kader inancı arasındaki dengeyi sorgular. Bazıları için evlilik, önceden yazılmış bir kader çizgisinde belirlenmiş bir olay iken, diğerleri için kendi seçimlerimiz ve çabalarımızın bir sonucudur. 

Evlilik Kader Mi?

Evlilik, hayatımızın en önemli kararlarından biridir ve sıkça "kader mi?" sorusu sorulur. Kader ve kaza, Allah'ın ilim, irade, kudret ve yaratma özelliklerinin kaçınılmaz bir sonucudur. Ancak evlilik söz konusu olduğunda, kader anlayışımız özgür irademizle yakından ilişkilidir. İnsan, bu iradesiyle iyi ve kötü arasında seçim yapma yetisine sahiptir ve kulun tercih ettiği her şeyi de Allah yaratmaktadır. Evlilik kararı da bu irade çerçevesinde şekillenir. Eş seçiminde karşılaşılan zorluklar veya mutlu bir ilişki için birey, sorumluluktan kaçınmak adına "Allah böyle takdir etmiş" diyemez.

Allah, herkesin iradesini nasıl kullanacağını bildiği için kararlarını o yönde vermiştir. Evlilikte karşılaşılan zorlukları tamamen kaderle ilişkilendirmek yerine, çiftlerin ilişkilerini geliştirmek için çaba göstermeleri gerekmektedir. Kader ve kazaya güvenerek çalışmayı bırakmak ve olumlu veya olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli tedbirlerden kaçınmak bu bakış açısına uygun değildir. Bu sebeple, evlilik hem kaderin hem de kendi tercihlerimizin bir sonucudur. Kaderle ilgili inanç, evlilikteki zorlukları anlamamıza yardımcı olabilir; ancak irademizle doğru seçimler yaparak mutlu bir evlilik için gerekli adımları atmaktan bizi alıkoymamalıdır.

Kaderde Evlilik Tarihi Belli Midir?

Kaderde evlilik tarihi belli midir? Bu soru, birçok kişi için merak konusu olmuştur. Bazı inanışlara göre, her insanın kaderi önceden yazılmıştır ve bu kaderin bir parçası olarak evlilik tarihi de belirlenmiştir. Diğer yandan, bazı insanlar, kendi seçimleri ve kararları doğrultusunda bu tarihin şekillendiğine inanır. Her iki görüş de kendi içinde tutarlıdır ve insanlar, yaşamları boyunca kendi yollarını çizerken, kaderin ve seçimin birleşimiyle karşılaşabilirler. Bu sorunun kesin bir yanıtı olmamakla birlikte, kişisel inançlar ve deneyimler bu konuda belirleyici rol oynar.

Evlilik Nasip mi Kader mi?

Hayatımızın en önemli dönüm noktalarından biri olan evlilik, kaderin ve nasibin kesiştiği bir yolda ilerler. Kader Açısından: Evleneceğin kişi, zamanı ve şartları Allah'ın ilminde mevcuttur. Bu açıdan bakıldığında, evlilik kaderdir, çünkü olmuş olacak her şeyin bilgisi Allah katındadır. Ancak unutulmamalıdır ki evlilik kişi iradesine bağlı olan kaderdir; yani seçimlerimiz, çabalarımız ve kararlarımız bu yolda belirleyicidir.

Nasip Açısından: Kimi zaman birden fazla fırsat çıkar ama biriyle olur, diğeriyle olmaz. İşte bu noktada "nasip" devreye girer. Çaba gösterirsin ama olmazsa "nasip değilmiş" denir. Yani, senin için yazılmış olanla, senin ulaştığın şeyin kesişimi nasiptir. Bu dengedeki ince çizgi, kaderimizin çizdiği yolda, nasibimizin bize sunduğu fırsatları değerlendirmemizle şekillenir. Evlilik, hem kaderimizde yazılı olanın, hem de nasibimizin bir parçasıdır.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.