Blog 
Beled Suresi
12.10.2024
Beled Suresi
Mekke'de nazil olan Beled suresi, 20 ayetten oluşur. Şehir anlamına gelen beled kelimesi surede bahsedilen Mekke şehrini anlatır. Sureyi konu alan insanın yaratılışı ve hayat mücadelesi, Allah’a karşı gelenlerin aldandığı, insana çeşitli nimetlerin verildiği, hayır ve şer yollarının gösterildiği anlatılır. Ayrıca yardımlaşma, iman etme ve sabır konuları da surede bahsedilen konulardandır. Bu surenin okunmasının birçok sevabı vardır. Rivayetlere göre sabah namazının sünneti ile farzı arasında veya ikindiden önce bu surenin okunması halinde insanlar, fakirlikten kurtulur ve maddi sıkıntıya düşmezler.
Beled Suresi Neyi Anlatır?
Beled suresi insanın zor şartlardan geçmesi ve sabırlı olmasını konu aldığı gibi yardımlaşmadan ve sıkıntılara göğüs germekten bahseder. Yaradılıştan itibaren insanın bir sınav içerisinde olmasını konu alan bu surede bir mücadele ve sabır söz konusudur. Maddi ve manevi olarak insana verilen nimetlerden, insan için hayır ve şerlerin neler olduğundan bahsedilir. Allah'ı inkar etmenin ve karşı gelmenin cezaları anlatılırken aynı zamanda yardımlaşma ve dayanışmanın önemi de vurgulanır.
Beled Suresi Faziletleri
Beled suresi dünya malına kanarak Allah’ı inkar etmenin zararlı olacağını öğretir. Beled suresi okumanın Allah katında sevapları ve dünya hayatında iyilikleri bulunur. Hastalıklar için şifa kaynağı olan beled suresinin hastalıklar için okunmasıyla şifa bulunur. Ahirette sorgunun kolay geçmesi için ve cenneti kazanmak için beled suresini okumak günahlardan korunmayı sağlar. Yeni doğmuş bir çocuk için, Beled suresi yazılıp bir tarafına asılırsa, bütün kötülüklere karşı çocuk korunmuş olur. Bu rivayetlere göre beled suresinin faziletleri büyüktür. Ayrıca “Her kim Beled suresini okursa, kıyamet günü (kafir ve münafıklara olacak) Allah’ın gazabından emin olur, kurtulmuş sayılır“ şeklinde buyurulmuştur.
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
SON BLOG YAZILARI
-
10.10.2025Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir. -
10.10.2025Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir. -
09.10.2025Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı. -
09.10.2025Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir. -
08.10.2025Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.