Blog 
2025 Teravih Namazı Ne Zaman Kılınacak?
29.08.2024
Teravih Namazı Nasıl Kılınır?
Teravih namazı hem cemaatle hem ferdi olarak kılınabilen bir namazdır. Ramazan ayında kılınan bu namaz, Ramazan’ın yaklaşması ile teravih namazı nasıl kılınır? sorusunun sorulmasına olanak sağlar. Teravih namazı şu şekilde kılınmaktadır;
- Teravih namazına niyet edilir.
- Eller kulak hizasına kaldırılarak Allahuekber denilerek namaza başlanır.
- Sübhaneke okunur. Euzü Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. Zammı Sure okunur.
- Allahu ekber denilerek rükuya gidilir. Rükuda iken üç defa Sübhanel Rabbiye’l-Azim denir.
- Rükudan kalkarken Semiallahu Limen Hamideh tam ayakta iken Rabbena Lekel Hamd denir.
- Allahu ekber denilerek secdeye gidilir. Secdede iken üç defa Sübhane Rabbiye’l-Ala denir.
- İki kez secde yapıldıktan sonra Allahu ekber denilerek 2. rekata kalkılır.
- Besmele, Fatiha Suresi ve Zammı Sure okunur.
- Allahu ekber denilerek rüku ve secdeye gidilir.
- İki kez secdeye gittikten sonra son oturuşa geçilir.
- Son oturuşta Ettehıyyatü, Salli-Barik, Rabbena duaları okunur. Önce sağa sonra sola doğru selam verilir.
- Teravih namazı iki rekat değil de dört rekat olarak kılınacağı zaman ise 2. rekatta son oturuşa geçildiğinde Ettehıyyatü, Salli- Barik duaları okunur. Sonra üçüncü rekata kalkılır.
- 3. ve 4 .rekatlar aynı ilk iki rekat gibi kılınır. Dördüncü rekatın sonunda secdeden sonra son oturuşa geçilir.
- Son oturuşta Ettehiyyatü, Salli-Barik, Rabbena duaları okunur. Önce sağa sonra sola doğru selam verilerek namaz tamamlanır.
Teravih Namazı Kaç Rekattır?
Teravih namazının nasıl kılınacağı kadar teravih namazı kaç rekattır? sorusu da Müslümanlar tarafından merak edilen konulardan biridir. Teravih namazı, Hz.Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden beri kılınan bir namaz olup cemaatle beraber 20 rekat olarak kılınmaktadır. Günümüzde ise teravih namazı İslam ülkelerinde cemaatle beraber 20 rekat olarak kılınır.
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
SON BLOG YAZILARI
-
10.10.2025Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir. -
10.10.2025Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir. -
09.10.2025Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı. -
09.10.2025Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir. -
08.10.2025Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.