Zekât gibi kurban da dinen zengin sayılan Müslümanlara vaciptir. Yani kurban kesme yükümlülüğü, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra belli bir mal varlığına sahip olanlara aittir. Bu şartları taşımayan kişilere kurban vacip değildir.
Kurban kesmekle yükümlü sayılmak için kişinin mali durumu belirli bir seviyenin üzerinde olması gerekir. İslam dini, kurban ibadetini ekonomik olarak belirli bir refah düzeyine ulaşmış Müslümanlara farz kılmıştır. Temel ihtiyaçları dışında 85 gram altın veya eşdeğeri nakit ve mala sahip olması gerekir. Bu miktar, kişinin dinen zengin olarak kabul edilmesi için gereken asgari zenginlik ölçüsüdür. Bu malların üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmaz. Yani, kurban yükümlülüğü için nisap miktarına ulaşan malın bir yıl boyunca elde tutulması gerekmez. Zekât hesaplamasında olduğu gibi, ticaret malları ve hayvanlar da bu hesaba dâhil edilir. Kişinin sahip olduğu tüm ekonomik değerler, zenginlik ölçüsü belirlenirken hesaba katılır.
Evet, dinen zorunlu olmasa bile, kurban alacak kadar parası olan biri kurban kesebilir. İslam'da kurban ibadeti zenginlik şartına bağlıdır, ancak nisap miktarına ulaşmayan kişiler de gönüllü olarak kurban kesebilirler. Bu kişi kurbanın etinden ailesiyle birlikte faydalanabilir ve bu da sevap kazandırır. Kurban kesen kişi etini üçe bölerek fakirlere, yakınlarına dağıtabilir ve kendi ailesine ayırabilir. Ancak mali gücü yoksa sorumlu değildir.
Hayır, sağlık durumu kurban ibadetini etkilemez. İslam dini, kurban ibadetini mali bir yükümlülük olarak kabul eder. Hasta veya fiziksel engeli olan bir kişi mali olarak zenginse yine kurban kesmekle yükümlüdür. Bu durumda kişi bizzat kesemiyorsa vekalet yoluyla bu ibadeti yerine getirebilir. Kurban ibadeti, maddi imkanlara sahip olan her Müslüman için sağlık durumundan bağımsız olarak geçerli bir sorumluluktur.