Peygamberimizin Su ile İlgili Hadisleri - Ramazan | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Peygamberimizin Su ile İlgili Hadisleri

25.04.2024

İslam dininde su, hayatın kaynağı ve temizliğin sembolü olarak büyük bir öneme sahiptir. Bu kutsal din, suyun korunmasını ve akılcı kullanımını teşvik ederken, temizlik ve sağlık konularında da suyun rolünü vurgular. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), yaşamın her alanında olduğu gibi suyun kullanımı ile ilgili de bizlere önemli öğütler bırakmıştır. Peygamberimizin su ile ilgili hadisleri, suyun değerini, korunmasını ve sağlık açısından önemini bizlere aktarır. Bu hadisler, sadece suyun nasıl kullanılması gerektiğine dair değil, aynı zamanda suyun bereketini ve temizliğin önemini de içermektedir. "Su ile ilgili sözler" ve "peygamberimizin su içme ile ilgili hadisleri" arasında, suyu israf etmemek, temizliği sağlamak ve suyun şifasından faydalanmak gibi konulara değinildiği görülmektedir. Bu yazımızda, su ile ilgili hadisler ışığında İslam'da temizlik ve sağlık konularını ele alacağız. 

Ahmed İbn Hanbel

- Su, rahatlatıcı ve sakinleştirici nitelikleriyle, peygamberimiz tarafından hadislerinde bir tedavi yöntemi olarak önerilmiştir. “Gerçekten de öfke şeytandan gelir. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Gerçekten ateş su ile söndürülür. Dolayısıyla öfkelenen bir kimse abdest almalıdır.”

İbn Mace

- Bir rivayette, mümin kişinin ölümünden sonra da sevap kazanmaya devam edecek eylemler arasında "su getirerek kanal açması" konusunun da yer aldığı belirtilmektedir.

Ebu Davud, Tirmizi

- Eğer bir kimse, elbise gereksinimi olan bir Müslümanı giydirirse, Allah da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Kim bir Müslümanı aç doyurursa, Allah da onu cennet meyveleriyle doyurur. Susamış bir Müslümana su veren Müslüman ise Allah'tan içerisinde güzel kokular bulunan cennet içkisi içme fırsatını elde eder.

Buhari, Muslim, Ebü Davud

- Allah'ın Rasulü şöyle buyurdu: "Bir adam yolda yürürken susadı, bir kuyu buldu, içine inip su içti. Yukarı çıktığında, dilini çıkarmış ve susuzluktan toprak yalayan bir köpek gördü. Adam, "Bu zavallı hayvan benim gibi susamış" diye düşündü ve hemen kuyuya indi. Ayağındaki pabucunu çıkardı, su doldurdu, ağzına aldı ve köpeğe içirdi. Allah, bu davranışından memnun kalarak affetti." Ashab'ın bunun üzerine sorduğu "Ey Allah'ın Elçisi! Biz hayvanlara yaptığımız iyiliklerden dolayı sevap alır mıyız?" sorusuna ise, "Her canlı için yapılan iyilikten sevap vardır" şeklinde cevap vermiştir.

Ebu Davud

- Hz. Peygamber'in öğretilerinden biri, hadis kaynaklarında sıkça yer almaktadır: Tüm canlıların su ihtiyacını karşılamak için teşvik edici hikayeler. Bu konudaki anekdotlardan biri Ebû Hureyre (ra) tarafından aktarılan şu olaydır: "Bir adam yolda yürürken susadı ve bir kuyu buldu. İçerken, dilini toprakta yalayan susuz bir köpek gördü. Kendi susuzluğunu hissetti ve köpeğe su vermek için hemen kuyuya indi. Bu tür bir iyilik karşılığında Allah'ın hoşnutluğunu kazandı." Sahabeler, hayvanlara yardım etmenin mükafatının olup olmadığını sorduğunda, Hz. Peygamber şöyle cevapladı: "Her canlıya yapılan iyilik için sevap vardır."

Taberani, Mu'cemu'l-Evsat ve Mu'cemu'l- Kebir (Rudani)

- İnsan yaşamında suyun önemini arttıran bir diğer özellik, temizlik için kullanılabilmesidir. Temizliğe dayalı olan İslam dini, bu özelliği nedeniyle suya büyük bir değer vermiştir. Hz. Peygamber, "İmanın yarısı temizliktir" diyerek suyun temizliğini vurgulamıştır. Ayrıca, "Su temiz olarak yaratılmıştır, rengini, kokusunu ve tadını değiştirmedikçe onu hiçbir şey kirletmez" diyerek doğadaki su kaynaklarının temiz olduğunu belirtmiştir. Ebû Hureyre (ra) ise, deniz suyunun içilmesi durumunda abdest alıp alamayacakları konusunda Hz. Peygamber'e sormuş ve Hz. Peygamber'in "Onun suyu temizdir, (içinden çıkan) ölüsü de helâldir" şeklinde cevap verdiğini nakletmiştir. Ebû Umâme (ra) da, "Suyu kokusunu ve tadını değiştiren şeyden başkası asla kirletemez" demiştir.

İbn Hanbel, Müsned

- Sa’d b. Ubâde’nin annesi vefat etmişti ve Rasûlullah (S.A.V)’a giderek: "Ey Allah’ın Elçisi! Annem için sadaka verebilir miyim?" diye sordu. Rasûlullah (S.A.V) ise: "Evet, tabii ki" dedi. Sa’d da: "Hangi sadaka daha faydalı ve değerlidir?" diye sorduğunda, Rasûlullah (S.A.V): "İnsan ve hayvanların su ihtiyaçlarını karşılamaktır" dedi. Bunun üzerine Sa’d, Medine’de bir çeşme inşa ettirdi ve bu çeşme uzun bir süre boyunca insanlara hizmet sağladı.

Muslim, Eşribe

- Ebu Said (ra), Ebu Hureyre (ra) ve İbn Abbâs (ra) gibi kişiler, önemli hadisler aracılığıyla, Hz. Peygamber'in deriden yapılmış kapların ağzını dışa çevirerek veya bir maşrapaya koymadan içmeyi yasakladığını ifade etmişlerdir. Bir kimse bu yasağa uymazsa, gece su içmek istediğinde su tulumundan yılan çıkabileceği rivayet edilmektedir (İbn Mâce, Eşribe 19). Müslim'de ise su tulumlarının ağzını dışa çevirmek, kırbanın yukarısını aşağı çevirmek olarak tanımlanmıştır.

İbn Mace

- Hz. Peygamber'in suyun kullanımıyla ilgili verdiği mesajlardan biri suyun tasarruflu kullanımıdır. Günümüzde su sıkıntısı çekilen ve gelecekte bu sorunun artacağından endişe ettiğimiz susuzluğun çözümü, asırlar önce verilen peygamberlik mesajında yatmaktadır. En önemli israf yasağı örneği, abdest almak için kullanılan su ile ilgilidir. İbn Amr bin el-Âs'dan (ra): "Peygamber, abdest alırken Sa'd (ra)'ın yanına uğradı ve ona "Bu israf nedir?" dedi. "Abdest alırken israf olur mu?" diye soran sahabeye Hz. Peygamber, "Evet, hatta akar suyun kenarında olsan bile" buyurmuştur."

Ahmed İbn Hanbel

- Su, Hz. Peygamber'in hadisinde belirtilen bir tedavi yöntemi olarak sunulmuş olan ferahlatıcı ve sakinleştirici özelliklere sahiptir. Peygamber'in ifadesine göre, öfke şeytandan gelmektedir ve şeytan ateşten yaratılmıştır. Ancak ateş su ile söndürülebilir. Dolayısıyla, bir kişi öfkelendiğinde abdest almalıdır.

 
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.