Aşı Orucu Bozar mı? - Ramazan | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Aşı Orucu Bozar mı?

03.05.2021

Aşı Orucu Bozar mı?

 

Aşı orucu bozar mı? sorusu her yıl Ramazan ayında en çok sorulanlar arasına girmektedir. Şu an pandemi döneminde olmamız ve Coronavirüs aşılarının yaygınlaşması nedeniyle bu soru daha da merak edilmeye başlamıştır. Bazı kişiler herhangi bir istisnâ olmaksızın hiçbir aşının orucu bozmayacağını söylemektedir. Oysa bu doğru değildir. Aşağıda delilleri ile beraber îzâh edilecektir.

 

 

Aşı Yaptırmak, İğne Vurulmak Orucu Bozar mı?

 

Aşının orucu bozup bozmayacağı konusunda söz sahibi olanlar din âlimleridir. Aşıların içeriğinde ne olduğu, ne işe yaradığı, ne gibi yan etkileri tıbbın ilgi alanına girmektedir. Hemşireler aşıların uygulanmasında yardımcı olmakta, doktorlar ise aşıların hasta üzerindeki etkilerini takip ederek tedaviyi buna göre planlamaktadır. Yani hepsi üzerine düşen görevi yapmaktadır.

 

İşte din âlimlerinin vazîfesi de aşı olmak, iğne yaptırmak orucu bozar mı? sorusunun cevabını vermektir. Aşı sebebiyle oruç ibâdetinin yarıda kesilip kesilmeyeceğini fıkıh âlimleri bildirir. Ancak onlar da bunu kendi kafalarından söylemez, hadîs-i şerîflerden çıkardıkları hükümler doğrultusunda beyân eder. 

 

İşte aşağıda yer alan açıklamalar da İslâm âlimlerinin yazdığı kitaplardan alınmıştır:

 

Aşı yaptırınca oruç bozulur mu? meselesinde Mültekâ ve Redd-ül Muhtâr ile bunun şerhi Dürr-ül Muhtar’da bilgi vardır.

 

Mültekâ’da deniyor ki:

 

‘Bir kimsenin başına (başındaki yaraya) veya gövdesindeki yaraya bir ilaç koyulur da bu, beynine ya da sindirim yoluna giderse orucu bozulur ve kaza etmesi lâzım gelir.’

 

Mültekâ şerhinde ise:

 

‘İmâm-ı A’zam diyor ki; ‘gıdâ olan bir şey yaradan içeri sızarsa oruç bozulur.’ yazmaktadır.

 

Aşı ve iğnelerde ise vücuda direnç veren maddelerin olduğu muhakkaktır. Serumlar zaten vitamin ve mineral gibi besin içeriklerine sahiptir.

 

Merâkıl-Felâh şerhinin oruç bahsinde Tahtavî hazretleri diyor ki:

 

‘Başta ya da gövdede bulunan bir yaraya ilaç koyulur da bu, beyne yahut hazm (sindirim) yoluna giderse orucu bozar. İlacın katı veya sıvı olması arasında fark yoktur.’

 

Buradan anlaşılıyor ki, ilacın vücudun içerisine girdiği kesinse orucu bozar. Bacaktan, koldan, vücudun herhangi bir yerinden deri altına yapılan iğne, aşı, ilaç enjeksiyonları da orucu bozar.

 

Redd-ül Muhtar’da ise diyor ki:

 

‘Bir kimse başındaki veya vücudundaki yaraya ilaç akıtırsa, o ilaç beynine veya içine işlerse; yahut ufak taş gibi insanlar tarafından iğrenilen bir şeyi yutarsa, şırınga yaptırırsa, burnuna ilaç akıtırsa, kulağına yağ damlatırsa bunların hepsi orucu bozar. Şırınga yaptırmak ve burnuna ilaç akıtmak ilaçtan faydalanmak demektir. Bu da orucu kaza etmeyi gerektirir.’

 

Görüldüğü gibi farklı kaynaklarda hep aynı şey yazmaktadır.

 

Bazıları ‘aşı ve iğne tedavi amacıyla yaptırılabilir ve orucu bozmaz’ diyor ise de, İslâmiyet’i işine geldiği gibi yorumlayanlara îtibâr etmemelidir. Ona bakılırsa, herkes zaten her şeyi belli bir gerekçeye göre yapmaktadır. ‘Tedavi amacıyla iğne ve aşı orucu bozmaz’ dersek bunun sonu gelmez. Bu sefer de başka biri çıkıp, ‘tedavi amacıyla ilaç içmek de orucu bozmaz.’ diyebilir. Yüzyıllar önce yazılmış ve tercümeleriyle bugüne kadar ulaşmış olan kitaplarda bildirilenlere güvenmelidir.

 

Aşı Olunca Oruç Bozulur mu?

 

Aşı olmak orucu bozar mı? sorusunun cevabını özetlemek gerekirse;

 

Deri altından yapılan aşı ve iğneler–ister tedavi, ister gıdâ amacıyla olsun- 4 mezhepte de orucu bozar.

 

Bazıları da, ‘İmâm-ı Âzam hazretleri bozmaz demiştir, zorda kalınca bu kavil (söz) üzerine amel edebilirsiniz.’ demektedir.

 

Fakat zaten dînimiz hangi hastaların oruçtan muaf olduğunu bildirmiştir. Eğer oruç tutmak hastaya kesin olarak zarar veriyorsa bu durumda orucu kazaya bırakıp daha sonra tutabilir. (Tabii ki bu, her hastalık için geçerli değildir. Yoksa baş ağrısını bahane edip oruç tutmayanlar bile vardır.) Ayrıca bir kimse oruç tutarken ölüm tehlikesi meydana gelecek şekilde rahatsızlanırsa bu durumda da orucu bozmasına izin verilmiştir. Yoksa hem oruçluyken aşı veya iğne yaptırıp hem de 'ben İmâm-ı Âzam hazretlerinin sözüne uyuyorum, nasıl olsa bozmaz.' diyerek canımızın istediği gibi davranmamalıdır!

 

Dînî hükümlere uygun hareket edenler her zaman kazançlı çıkarlar. Böyle yapamayanlar bile en azından bunlara inanmalıdır. Aşı ve iğnelerin orucu bozmayacağını söyleyenler de kendince bazı kanıtlar ileri sürmektedir. Aslında bu kişilerin de kötü bir niyeti yoktur. Fakat ibâdetlerin geçerli olması için sadece iyi niyet yeterli değildir, doğru uygulamak da gerekir. O nedenle kaynak gösteren kişileri dinlemek en doğrusudur. 'Aşı orucu bozmaz.' diye düşünen kardeşlerimiz de bu konudaki bilgisiniyukarıda bildirdiklerimize göre  tashih ederse (düzeltirse) kendileri için daha hayırlı olur. Amacımız insanlara zorluk çıkarmak değil, oruç hakkında doğru bilgilenmelerine vesîle olmak ve oruçlarının boşa gitmesini önlemektir.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.