İslâmiyet’te kız çocuğunun yeri çok önemlidir. Kız çocuk oldu diye üzülmek, bu da yetmezmiş gibi anneyi suçlamak en çirkin şeylerden biridir. Allahü Te’âlâ dilediği kimseye kız, dilediğine ise erkek çocuk bahşeder. Bazılarına da hem kız hem de erkek evlat sahibi olmayı nasîb eder. Kimine de kısırlık veya başka bir sebeple çocuk sahibi olamamayı takdir buyurur. Allahü Te’âlâ’nın işini beğenmemek, isyan etmek, kadere kızmak Müslüman’ın yapacağı şeyler değildir.
Kız çocuklarını hor-hakîr görenler dînimizi bilmeyen kimselerdir. Her şeyden evvel hayırlı evlat sahibi olmayı dilemelidir. Evlat hayırlı değilse dünyalar güzeli bir kız da olsa faydası yoktur.
Kız Çocuklarının Fazîleti
Dinimizde kız çocuklarına verilen değer hakkında pek çok hadîs-i şerif vardır:
- Kız çocuklarına giydirilen elbiselerin güzel olması, onlara en güzel hediyeler ile ihsanda bulunulması gerektiği Hâkim adlı hadîs-i şerif kitabında yazılıdır.
- Kız çocuğunu güzelce terbiye etmenin, bolluk içerisinde yedirip giydirmenin, o kişiyi Cehennem’den kurtaracağı, kolaylıkla Cennet’e girmesine vesîle olacağı, o kız çocuğunun da kendisi için bereket olacağı yine hadîs-i şerifte bildirilmiştir. (Taberânî)
- İki kız evlâdı olup da bunlara güzel muâmele eden kimsenin mutlaka Cennet’e gireceği İbni Mâce’de yazılıdır.
- Bir kimsenin iki kızı veya iki kız kardeşi olur da bunların geçimlerini güzelce sağlarsa, Cennet’te Peygamber Efendimiz’le beraber olacaktır. (Tirmizî)
- Çarşıdan bir şeyler alan bir kimsenin, bunları erkek çocuklarından evvel kız çocuklarına vermesi hâlinde rahmete mazhar olacağı Herâitî kitabında yazılıdır.
- Kadınları, kızları sevindiren kimsenin Allah korkusundan ağlamış kadar sevâb kazanacağı bildirildi. (İbn-i Adiy)
- Üç kızı olup da bunlara iyi bakan kimsenin Cennet’i kazanacağı hadîs-i şerîfte geçmektedir. (Ebû Dâvûd)
- Kadının ilk çocuğu kız olmuş ise bu onun bereketindendir buyruldu. (İbni Asâkir)
- Peygamber Efendimiz’in de kız çocukları vardır. Hatta o, kız babası olması ile iftihar etmiştir. 'Kız çocuklarını hor görmeyin; çünkü ben kızlar babasıyım.' buyurmuştur.
İslâm’da kız çocuğunun değeri tüm bu vesîkalardan açıkça anlaşılmaktadır. Sadece Müslümanlığı bilmeyenler kızlara değer vermez. Dîni iyi öğrenmiş olanlar, kadınlara hak ettikleri değeri verir. (Başlık parası ve buna benzer gelenekler de, kız çocuklarını bir mal gibi gören bozuk zihniyetin ürünüdür. Dînimizde başlık parası diye bir şey yoktur. ‘Mehir’ vardır fakat bunun başlık parasıyla hiç alâkası bulunmamaktadır.)
En Güzel Kız İsimleri
Dinimizde kız çocuğunun yeri büyüktür ve onları en iyi şekilde yetiştirmek gerekir. Çocuğa güzel bir isim vermek de anne-babanın ilk görevlerindendir. Ancak anlamı güzel olan, kötü bir şey çağrıştırmayan bir isim koymalıdır. Sırf Kur’ân-ı Kerîm’de geçiyor diye herhangi bir kelimeyi isim olarak koymamalıdır. Örneğin Kur’ân-ı Kerîm’de Firavn, Ebû Leheb, iblis, şeytan da geçmektedir. Böyle isimler vermek nasıl uygun olabilir?
Ebû Dâvûd’da insanların kıyâmet günü, kendi ismi ve babasının ismiyle birlikte (meselâ Ömer oğlu Ali diye) çağrılacağı yazılıdır. Çocuğun hem toplumda alay konusu olmaması, hem de kıyâmette güzel isimle çağrılması için buna dikkat etmeli; rastgele, anlamsız veya kötü bir isim vermekten sakınmalıdır.
Kız isimleri çok ise de sizin için seçtiklerimizden bazıları şunlardır:
- Azîze: Saygı değer, muhterem
- Behîce: Güler yüzlü, şirin
- Câhide: Cihâd eden, dîni yaymak için çalışan
- Celîle: Mertebesi yüksek, büyük, azîz
- Cemîle: Güzel. Güzellik (cemâl) sahibi
- Emine: Güvenilir, dürüst, çok iyi bilen
- Edîbe: Terbiyeli, edepli
- Cevhere: Yaratılış itibariyle kıymetli olan
- Fâhire: Mükemmel, kıymetli, şerefli
- Fahriye: Şan-şeref ve fazîlet sahibi
- Ferîde: Eşi ve benzeri olmayan, tek
- Fevziye: Üstün, gâlip
- Feyziye: İlim ve irfan sahibi, feyizli
- Firûze: Uğurlu, ferah, mesûd.
- Habîbe: Sevilen, sevgili, dost
- Halîme: İnce tavırlı, yumuşak huylu
- Hâlise: Katkısız, hîlesiz, saf, temiz
- Hamdiye: Allahü Te’âlâ’ya hamd eden
- Hayriye: Hayır yapan
- Lâmia: Parlayan, parlak
- Latîfe: Şirin, mülâyim, nâzik, hoş
- Mâcide: Yüce, şânı ve şerefi büyük
- Meliha: Sevimli, şirin, güzel
- Muhsine: Cömert, iyilik eden
- Mûnise: Cana yakın, sevimli
- Münîre: Nurlu, ışık veren, parlak
- Mürşîde: Doğru yolu gösteren, irşâd eden
- Nâciye: Selâmete kavuşan, kurtulan
- Nesîbe: Soyu temiz
- Nûriye: Parlak, ışıklı
- Râbia: Dördüncü
- Reşîde: Doğru yolda giden
- Sâlihâ: Evliyâ, dindar
- Semiha: Cömert
- Şefîka: Merhametli
- Şerîfe: Soylu, şerefli
- Tâhire: Pak, temiz
- Vehbiye: Allah vergisi, hediye
- Âişe: Bolluk içerisinde, rahat yaşayan
- Âsumân: Semâ, gökyüzü
- Ayfer: Ay ışığı
- Azrâ: Bâkire
- Begüm: Güzel, saygı değer kadın
- Berin: Yüce yaratılışlı, mânevî olarak çok yüksek
- Betül: Çok temiz, nâmuslu, ibâdete düşkün, erkeklerden sakınan kadın
- Büşrâ: Hayırlı haber, müjde