MESİCİD-İ AKSÂ - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

MESİCİD-İ AKSÂ

18.09.2024

MESİCİD-İ AKSÂ

Başlangıçta Beyt-i Makdis diye bilinen bu mâbedin ismi sonradan Mescid-i Aksâ olmuştur. Fazîleti bakımından üç büyük mescidden biri görülür. Bu üç mescidin birincisi Mescid-i Harâm (Kâbe), ikincisi Mescid-i Nebevî, üçüncüsü Mescid-i Aksâ. Bu mescidde, içinde mukaddes emânetlerin ve Tevrât levhaların bulunduğu Tâbût da vardı fakat Beyt-i Makdis, Süleymân -aleyhisselâm-’ın vefâtından sonra muhtelif zamanlarda birkaç kez tahrip olmuş. Nitekim, M.Ö. 586’lı yıllarda Buhtünnasr (Nabuketnazzar) Kudüs’e girdi ve şehri yakmış. Mescid-i Aksâ’nın mücevherlerini alıp Bâbil’e götürmüş. Beyt-i Makdis, uzun yıllar harâbe hâlinde kalmış.

Bâbillileri yenen persler yahudîlerin tekrar eski topraklarına dönmelerine ve mâbedi yeniden yapmalarına izin verir ve M.Ö. 515’te mâbed ikinci defa yapılır ancak M.S. 70 senesinde Romalılar mâbedi yakıp yıkarlar. Mâbedin yeri uzun süre boş kaldı. Ancak bu mübârek mekân yine de bir mâbed olarak bilinmekte ve kalıntıları korunmakta. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın Mîlâdî 637 yılında buraya bir mescid yaptırdığı rivâyet edilmekte. 691’de Emevî halifesi Abdülmelik, Peygamber Efendimiz’in Mîrâc’da ayağını bastığı yere “Kubbetü’s-sahrâ”yı, yanına da “Mescid-i Aksâ”yı yaptırmış ve inşaat, oğlu I. Velid zamanında tamamlanmış. Mescid-i Aksâ, günümüze gelene kadar pekçok tamirât ve tâdilât geçirmiş.

Mescid-i Aksa’nın Önemi

Mescid-i Aksa’nın önemi nedir diye soracak olursak kısaca şöyle anlatırız, tarihimizden bugüne İslam ülkeleri ve toplumu için büyük bir değere sahip olmaktadır. Tarihi ve manevi değeri yüksek bir şehir olan Mescid-i Aksa hiçbir zaman değerli bir şey kaybetmemiştir.  Bu dönemde camiler arasındaki en uzak mesafede yer almaktadır. Bu nedenle tarihi malzemeler ona en uzak yer anlamına gelen Mescid-i Aksa adını verir. Mescid-i Aksa Hz. Muhammed döneminde Müslümanlara önemli şeyler getirdi. Çünkü göçün ilk yılında (MS 622) Medine’deki Müslümanlar yaklaşık 16 ay boyunca namaz kılarlar, Mescid-i Aksa’ya dönerek hac olarak kabul ederler.

 

 

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.