Borcu Olan Bir Kişi Kurban Kesebilir mi? - Genel | Kardeş Eli Derneği
BLOG
Blog

Borcu Olan Bir Kişi Kurban Kesebilir mi?

13.05.2025

Evet, borcu olan bir kişi, temel ihtiyaçları ve borçlarını düştükten sonra nisap miktarı kadar mala sahipse kurban kesebilir. Ancak, bu şartları sağlamıyorsa kurban kesmesi gerekmez.

Kurban Kesme Şartları Nelerdir?

Kurban ibadetinin vacip olması için kişinin bazı mali yeterlilik şartlarını taşıması gerekir. İslam dininde kurban kesme ibadeti, belirli niteliklere sahip Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken önemli bir ritüeldir. Kurban kesmekle yükümlü olabilmek için öncelikle akıllı ve ergen olmak şartı aranmaktadır. Ayrıca kişinin mukim (yolcu olmamak) olmak durumu da kurban kesme yükümlülüğü için gereklidir. Mali açıdan ise zekât nisabına (80.18 gr altın veya değeri) denk mala sahip olmak gerekmektedir. Bu da kurban ibadetinin mali bir ibadet olduğunu gösterir. Önemli bir husus da bu mal varlığının kişinin bu mala borçları ve temel ihtiyaçları çıkarıldıktan sonra sahip olmak şartıyla değerlendirilmesidir. Yani kişinin temel giderleri ve borçları düşüldükten sonra nisap miktarı kadar malı kalıyorsa kurban kesmekle yükümlü olur.

Kurban Kesmenin Gerekmediği Durumlar

İslam dini, Müslümanların mali durumlarını göz önünde bulundurarak kurban ibadetini şarta bağlamıştır. Kişinin ekonomik zorluk yaşadığı bazı durumlarda kurban kesmesi zorunlu değildir. Örneğin, borcun geri ödemesi yaklaştıysa ve bu ödeme için ayrılan miktar, elindeki mal varlığını azaltıyorsa, kurban kesmek yerine borcunu ödemesi önceliklidir. Aynı şekilde, kişinin geliri giderini karşılamıyorsa, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyorsa, kurban kesme yükümlülüğü ortadan kalkar. Diğer yandan, elinde kalan para ile kurban keserse geçim sıkıntısı yaşayacaksa, kendisini ve ailesini zor duruma düşürecekse, İslam'ın kolaylık prensibi gereği kurban kesmemesi daha uygundur. Zira İslam'da ibadetler insanı zorluğa sokmak için değil, Allah'a yaklaşmak için emredilmiştir.

Kredi Borcu Olan Biri Kurban Kesebilir mi?

İslami açıdan Eğer kredi borcu çıkarıldığında geriye nisap miktarı kadar mal kalıyorsa kurban kesebilir. Bu durum, kişinin mali durumunu borçlarından sonra değerlendirmek gerektiğini gösterir. Kurban kesmenin şartlarından biri ekonomik yeterlilik olduğundan, borçlarınızı düştükten sonra elinizde kalan varlık nisap miktarını aşıyorsa, kurban kesmekle yükümlü olursunuz. Ancak borçlarınız varlıklarınızın büyük kısmını kapsıyorsa ve geriye nisap miktarından az mal kalıyorsa, kurban kesmek sizin için vacip değildir. Bu durumda önceliğiniz borçlarınızı ödemek olmalıdır. Dini yükümlülükler mali durumunuza uygun olarak belirlenir.

Kredi Kartı Borcu Olan Biri Kurban Kesebilir mi?

Kredi kartı borcu olan biri kurban kesip kesemeyeceği konusunda İslami kurallara bakmalıdır. Kişinin mali durumu, borçları ve varlıkları bu konuda belirleyicidir. Aynı şekilde, toplam borçlar ve ihtiyaçlar düşüldüğünde nisap kadar mal kalıyorsa vacip olur. Yani kişi borçlarını ödedikten sonra hala dini açıdan belirlenen asgari varlık miktarına (nisap) sahipse, kurban kesmekle yükümlüdür. Ancak borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya borç ödemesi sonrasında nisap miktarı kadar malı kalmayan kişiler için kurban kesmek zorunlu değildir. 

Bu nedenle, mali durumu kurban kesmeye elverişli olmayan Müslümanlar, yine de bu ibadetten mahrum kalmak istemezlerse kurban bağışı yaparak ihtiyaç sahiplerine ulaşabilirler. Siz de gönlünüzden geçen kurban sevabını paylaşmak isterseniz, güvenilir kuruluşlar aracılığıyla bağışlarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Hızlı Bağış Hayra vesile olan, hayrı işleyen gibidir.
Bağış Türü
Paylaş
SON BLOG YAZILARI
  • Babalar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
    Çocukluk, insanın ilk aynasıdır. O aynada duyulan ses, hissedilen güven ve görülen bakış; gelecekteki kişiliğin temel taşlarını oluşturur. Ailenin sıcak çemberi, çocuğa kim olduğunu değil, kim olabileceğini gösteren ilk sahnedir. Bu sahnede anne, duygusal bağı kuran, sevgiyi dokunuşla öğreten taraftır. Baba ise bu sevgiye yön veren pusuladır. Onun varlığı, çocuk için sadece bir güven alanı değil; aynı zamanda hayatın nasıl yaşanacağına dair bir rehberdir.
  • Müslümanı Muazzez Kılan Nedir?
    Dua, Müslüman’ın yalnızca dille yapılan bir ibadet değil, kalbin derinliklerinden yükselen bir teslimiyet ilanıdır. Kulun, “Ben hiçbir şeye gerçekten malik değilim, sahip olduğum her şey bir emanet” diyebilmesidir. İnsan, ne kadar bilgiye, teknolojiye, servete ulaşırsa ulaşsın; bir yaprağın düşüşünü dahi kontrol edemediğini fark ettiğinde, hakiki kudretin kimde olduğunu anlar. Dua; insanın, kendi acizliğini fark edip, Allah’ın mutlak kudreti karşısında eğilmesidir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın İlginç Özellikleri
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Osmanlı tahtının kudretli hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Hafsa Sultan’ın ise kıymetli evladıydı. Genç yaşta Saruhan Sancağı’nda yöneticilik yaparak devlet idaresinde tecrübe kazandı. 1520’de babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına geçti ve 46 yıl süren hükümranlığıyla imparatorluğun en uzun süre tahtta kalan padişahı oldu. Bu dönemde 13 büyük sefere çıkarak hem doğuda hem batıda Osmanlı topraklarını genişletti. Adaletli yönetimiyle halk arasında “Kanuni” unvanıyla anıldı.
  • Bir İnsanı Neden Seversiniz?
    Müslümanın hayatındaki her eylemde olduğu gibi, sevgi ve nefret duygularının da merkezinde Allah rızası yer almalıdır. İslam inancına göre, bir Müslüman sadece ibadetlerinde değil; dostluklarında, muhabbetlerinde ve hatta nefretinde dahi ilahî bir niyet taşımalıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), hadislerinde “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” kavramına sıkça vurgu yaparak, bu duyguların imanla yakından ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Sandık Vasiyeti
    Osmanlı’nın kudretli hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, hayatının son anlarına kadar hem devletine hem de inancına bağlı bir padişahtı. Onun vefatından sonra ortaya çıkan gizemli bir vasiyet, asırlar boyunca tarihçilerin ve halkın merakını cezbetmiştir. Sultan Süleyman, ölümünden sonra mezarına kendisine ait küçük bir sandığın konulmasını istemişti. Bu, sıradan bir isteğin ötesindeydi — çünkü bu sandığın içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmiyordu.