Bayram namazı, İslam dininde önemli bir ibadet olarak kabul edilir ve müslümanlar için büyük bir manevi değere sahiptir. Ramazan ve Kurban bayramlarında kılınan namazlar, cuma namazı farz olan kimseler için vacibdir. Cuma namazı için gerekli olan şartlara benzer şartlar içerir; ancak, bayram namazlarının kendilerine özgü bazı hususiyetleri de bulunmaktadır.
Bayram için hutbe, sünnettir ve namazdan sonradır. Hutbe okunmasa bile bayram namazı sahihtir, ancak bu durumda sünnet terkedilmiş olur. Bayram namazlarının kendileri, Şafiilere göre sünnet-i müekkededir ve farz-ı kifaye olarak kabul edilir. Bayram namazının hükmü, müslümanların bayram günlerinde bir araya gelmelerini ve birlikte ibadet etmelerini teşvik eder.
Bayram namazı, İslam dininde büyük öneme sahip bir ibadettir ve her yıl Ramazan ve Kurban bayramlarında topluca kılınır. Bayram namazı, akıl sahibi, ergenliğe ulaşmış, sağlıklı, özgür ve yerleşik erkekler için vaciptir. Yani, bu koşulları taşıyan erkeklerin bayram namazını kılması zorunludur. Kadınlar ise bayram namazına katılma konusunda özgürdürler. İslam geleneğinde kadınlara ayrılan bölümde bayram namazına katılabilirler ve bu onların sosyal ve dini ilişkilerini güçlendirmelerine katkı sağlar.
Hanefi mezhebine göre, bayram namazının toplulukla kılınması zorunlu olduğundan, herhangi bir nedenle bayram namazını cemaatle kılamayan bir kişi, bu namazı daha sonra kaza etmez. Yani, kaçırılan bayram namazını daha sonra yerine getirmesi gerekmez. Bu durumda kişinin tek başına bayram namazı kılması zorunlu değildir. Bayram namazı, toplu olarak kılınan bir ibadet olduğu için cemaatle kılınmadığı takdirde tek başına kılınması tavsiye edilmez. Ancak, kaçırılan bayram namazı sonrasında kişi bireysel olarak dua edebilir veya başka nafile ibadetlerle kendini meşgul edebilir.